Hayatınızın kalanını içinde geçirebileceğiniz güzellikte bir dünyayı anlatan roman okudunuz mu hiç? İmkan olsaydı karakterlerden birisi olmayı seçebileceğiniz bir yaşam?
Görsel: thespeak | Creative Commons lisansı ile tekrar tasarlanmıştır.
Uzay Yolu (Star Trek) sadece TV dizisi değildi aynı zamanda kısa öykülerden oluşan hikayelerden oluşuyordu. Bu öyküler bölüm bölüm senaryolaştırılıyordu. Hiç unutamadığım bir sayısında öykü insanın içine işliyordu. Bir gezegene indiklerinde kar kış kıyamet bir iklim bulmuşlardı ve uzun uğraşlar sonrasında anlamışlardı ki orada yaşayan insanlar ölmemişti medeniyetlerinin en üst aşamasında zaman makinesini bulmuşlar ve geçmişte yaşamayı seçtikleri bir zamana gitmişlerdi.
Tümü, tüm medeniyet geçmişlerinin binlerce yıllık dönemlerinde yaşamak istedikleri hayatı belirlemişlerdi. Kimi savaşsız geçen yılları seçerken kimi heyecanın peşinden gitmişti. Gezegenleri sessiz ve kar dolu yüzeyiyle arkalarından bıraktıkları seslerin birer hayal gibi yankılarıyla unutulup gitmişti. Tıbbı bir yöntemle gelecekteki teknolojileri anlatamayacak ve gittikleri yere en iyi adapte olacak şekilde yollanıyorlardı. Zaman akışında değişiklik yapamadıkları kabul ediliyordu.
Bilmem hiç düşündünüz mü? Elinizde olsa hangi zamana, nereye giderdiniz? İşin ilginci şu ki, olay filmlerdeki gibi değil. Sadece konuşmaları değil düşünce şekilleri ve algı düzlemleri bile farklıymış insanoğlunun. Belki gittiğiniz zamanda asla anlayamayacağınız bir çağı yaşamak zorunda kalabilirdiniz. Tek yönlü bir seyahat bileti bu.
İçinde yaşamak istediğiniz kitap meselesi bizleri bazı kitaplarda karşılamıştı. Mesela Sofie’nin Dünyası, Mürekkep Yürek (Ink Heart), Bitmeyecek Öykü (Never Ending Story) gibi. Genelde fantastik bir düzlemde anlatılan olaylar yazarların kendilerini küçük yaratıcılar olarak görmelerinden kaynaklanır.
Keza bir kaç yıl önce çekilen “Stranger than Fiction” filmi ya hepimiz bir roman kahramanıysak ve hayatlarımız yazılıyorsa fikrini bizlere sundu. Aslında bu Yaratıcı ve onun hayalgücünün sonucunda var olan evren görüşünün biraz daha edebi bir versiyonu. Ama düşünün, bir düşünün, elinizde böyle bir imkanınız olsa…
Hangi kitabın sayfaları içinde anlatılan dünyada yaşamak isterdiniz?
Bu soruyu bir psikolog duysa ve ciddi anlamda bir talep içinde olduğunuzu görse şaşılacak bir sonuç çıkarırdı. Sizin hayattan kaçma eğiliminde olduğunuzu gerçeklik düzleminden sıyrılmak üzere olduğunuzu hatta intihara meyilli bile olduğunuzu iddia edebilirdi.
İşin ilginç yanı kitap okurları alternatif dünyalar ve hayat öyküleri sayesinde zalim dünyanın sarsılmaz gerçekliğinde delikler açarlar. Bu deliklerden zihin dünyalarına olasılıkları alırlar. Hayal gücü bitmiş bir insan temelde büyülü yetenekleri olmayan bir sihirbaz gibidir. İnsan hayal ettiği sürece yaşar.
Görsel: MorBCN | Creative Commons lisansı ile kullanılmıştır.
Peki soruya dönelim, artık basit bir soru olmadığını gördük. Bir insanın kısa bir süre değil ama hayatının kalanını içinde geçirmek istediği bir roman olağanüstü güzellikte yazılmış olmalı değil mi?
Hani hatırlayın Matrix’in şu anahtar sahnesini, haplar uzatılmış birisini içerse uyanacak ve diğerini içerse tavşan yuvasının ne denli derin olduğunu görecek(ne şirin bir benzetme ki Alice Harikalar Dünyasında’nın girişindeki aşağı uçuş ile Neo’nun aniden robotlar tarafından uyutulduğu küvezden uyanıp bir delikten aşağı atılması komik bir benzerlik gösterir)
İşte bu soru gibi. Dünya gerçekliği size ne kadar uygun, hayatta aldığınız rol ve yaşama getirdikleriniz size ne kadar mutluluk veriyor. Yoksa hep huzursuz ve tatminsiz bir yaşamda sahip olamadıklarınızı birer birer ele geçirerek bu hayat denen mucizeyi bonus toplayan Mario tadında mı yaşıyorsunuz?
Soruya yine dönelim. Şu an şunu merak ediyorum. Siz sevgili okurum (sen demek cüretinde bulunmak istemiyorum henüz İngiltere Galler Prensi bana Lord ünvanı vermedi ) evet siz sevgili okurum hangi kitabı seçtiniz. Biliyorum bu yazıyı okumaya başlarken o kitabın adı geldi aklınıza. İdeal bir yaşam. Çok merak ediyorum bu kitabın adı ne? Hangi zamanda geçiyor konusu nasıl türü ne macera mı, polisiye mi, yoksa tatlı sözlerden oluşan harika bir aşk masalı mı?
Cesaret edip düşünün. Şimdi şu anda o kitapta olup şu dünyanın tantanasından kopabilseniz hangi kitabı seçerdiniz?
Son bir şey daha. Kitabın sonunu okudunuz mu? Sağlamcılardan mısınız yoksa sonunu bilmediğiniz bir macerayı yaşayacak kadar cesur musunuz?
Bu yazıyı yazdıktan sonra neden webde aramadığım aklıma geldi. Birileri mutlaka benden önce bir kitap içinde yaşamak için yazmıştır dedim ve böylece yazının aşağıdaki bölümü oluştu.
ŞAŞIRTICI SONUÇLAR
Bir anket yapılmış “Which fictionous universe would you want to live in? / İçinde yaşamak istediğiniz kurgu evren hangisi olurdu?)
Kaynak:http://www.goodreads.com/poll/show/17178-which-fictionous-universe-would-you-want-to-live-in
Sanırım artık sadece gençler ve çocuklar kitap okuyor olmalı ki Harry Potter açık ara önde. Hatta şöyle bir makale de var. Neden Harry Potter kitapları içinde yaşamak istediğini anlatmış. http://bookstove.com/book-talk/five-reasons-why-i-want-to-live-in-a-harry-potter-novel/
Şu sayfada ise yetişkinler anlatmış hangi kitabı neden seçtiklerini…
SİZİN KİTABINIZ HANGİSİ OLURDU? YORUM OLARAK YAZARSANIZ ÖĞRENEBİLİRİM 🙂
EPOSTA ABONELİĞİ İÇİN
Aşağıdaki formda e-posta adresinizi yazın, gelen e-postaya onay verin.E-posta aboneliği için e-posta adresinizi eklemeniz, aşağıdaki konuları anlayıp izin verdiğiniz anlamına gelir.
Lütfen okuyunuz. Temel olarak, siteden (Güneşin Tam İçinde) ve yazardan (Süleyman Sönmez) e-posta bülten almaya izin vermek anlamını taşır. Bu iznin temeli: okunacak yazılar, izlenecek videolar, dinlenecek podcastlar, fotoğraflar, tanıtılacak ürün, kitap, site, uygulama, yapay zeka, eğitim, gezi, teknoloji, anket gibi içerikler ve kampanyalar olabilir. Bültenin içeriğinde, bülten sponsorunun ürün ve hizmetine ait bilgi, link ve banner yer alabilir. Bülten e-posta sistemi substack isimli dünyaca çok bilinen, güvenilir e-posta sistemi tarafından gönderilir. E-postalar yeni bir e-posta dağıtım sistemine geçmek dışında üçüncü şahıs ve şirketlerle paylaşılmaz. İşleyiş gereği yurtiçi ve yurtdışındaki server sistemlerinden hizmet verilebilir. Spam gönderilmez. İstediğiniz noktada, tek adımla her e-postanın en altındaki "Unsubscribe" seçilerek üyelikten çıkılır ve siz tekrar e-posta abonelik formuyla veya bülten sayfasında üye olana dek yeni e-posta almazsınız. İlginiz için teşekkür ederiz.
İlk aklıma gelen kitap “Bir çift yürek” oldu. O hikayeyi ben de yaşamak isterdim.
Detaylıca düşündüğümde ise “Diriliş” , “Şu çılgın türkler” de olup Kurtuluş savaşı sürecinde bulunmak isterdim. Ayrıca gerçekten de “Harry Poter” serisinde de yaşamak isterim.
Konuda tek bir kitap ve kitabın içerisinden karakter seçiminden bahsediliyor ama ben genel bir cevap vermek istedim.
Bir katkı:
Fahrenheit 451 filmini izleyenler ya da kitabını okuyanlar anımsayacaklardır. Kitap okumanın insanı mutsuz ettiği(!) düşüncesiyle yasaklandığı bir dünyada, her şeye rağmen kitapları geleceğe taşımak isteyen gönüllü insanlar, seçtikleri birer kitabı ezberleyerek belleklerinde saklıyorlardı. Yazınızı okuyunca aklıma geldi. Okurlarınızın bir romanın kahramanı olmanın dışında, geleceğe taşımak isteyecekleri kadar bağlandıkları, beğendikleri kitaplar da olabilir…
Not:
Öğrencilerimle ilgilerini çeken yazıları paylaştıkları bir saatimiz var. Bu yazıyı o saatte paylaşıp sorunuzu yönelteceğim. Twilight tutkularını bildiğim için, muhtemelen verdiğiniz istatistiğe katkısı olacak yanıtlar çıkacaktır.
Ben Agatha Christie’nin kitaplarındaki Miss Marple ya da onun çok yakınında bir kişi olarak yaşamayı isterdim.
Nereye giderse gitsin, çevresinde sürekli cinayetler işlenip dururken o yaşamın mükemmel ya da yaşanılası olduğunu düşünmek zor gibi gelebilir.
Ancak insanları suç işlemeye iten kıskançlıkların, fesatlıkların, aşağılık komplekslerinin yanısıra saflıkları, sevgileri, tutkuları, belki biraz da hırçınlıkları ile hemen tanıyabilmeyi, ayırt edebilmeyi öğrenmek isterdim.
Bu arada aydınlatılmamış cinayet bırakmayıp vatana, millete yararlı olurken, bilmece çözme merakımı da gidermiş olurdum. Ne güzel!
Elif Hanım Fahrenheit 451 okunmaz mı? 🙂 İtfaiyeci kavramı kadar yaşayan kitaplar fikri mükemmeldi bir insanın ölümü birçok kitabın ölümü demekti. Daha fazla anlatmayayım merak edenler bulup okusun.
Sitenizdeki yazınz için de teşekkür ederim. 😉
http://elifingunlugu.net/2009/10/bir-romanin-kahramani-olmak/
Işıl Hanım, yıllarca Miss Marple okumuştum 🙂 Çok güzel bir hatırlama oldu bu 🙂
Eser Bey, sizin yorumunuzu spam yorumlar içinde bulup kurtarıp onaylayarak yayıma aldım. Eğer tüm sitelerde yorumlarınız bu şekilde düşüyorsa bir yanlışlık olmalı.
Yorumlarınız ve kitap fikirleriniz çok güzel.
Çok güzel ve düşündürücü bir konu seçmişsiniz. Fakat bu soruya tam bir yanıt verebilmek gerçekten zor. Hayatım boyunca okuduğum kitaplardan beni etkileyen insan hikayeleri çok fazla. Örneğin “İki Şehrin Hikayesi-C. Dickens”, Jack London, Wiliam Faulkner romanları, Anton Çehov öyküleri….
Ama herhalde yaşanılası bir dünya isterken insan, fantastik edebiyat ve ütopyalar devreye giriyor. Buna göre Livaneli’nin “Son Ada”sında (general adaya gelmeden önce tabii), “Yüzüklerin Efendisi”ndeki Elfler diyarında, ya da Campanella “Güneş Ülkesi”nde yaşamak isterdim. (Hatta Şirinler (Smurfs) köyünü bile tercih ederdim.) İyi günler diliyorum.
Sanırım anketi yapan kişinin sınırladığı seçenekler arasından bir seçenek yapıldığı için Harry Potter birinci çıkmış. Ayrıca ankete katılanların sayısı da pek fazla değil gibi. Öyle sanıyorum ki daha geniş katılımlı bir ankette sonuçlar değişik olacaktır.
Neyse işte benim kurgu evrenlerim;
– Star Trek
– Star Wars
– Hyborian Age of Conan
Kitap okumanın en güzel yanı da bu zaten: insanın hayatı boyunca hiç bir zaman gidemeyeceği yerlerde ve zamanlarda bulunup yaşayamayacağı olaylara tanıklık etmesi…
İlk aklıma gelenler:
Katre-i Matem, Sahipkıran, İstanbul Hatırası, Momo
Kitap: Amak-ı hayal
Karakter : gerçekleri rüyanın derinliklerinde bulan ‘raci’ karakteri..
Nedeni :Her gördüğünü hikmet gözüyle gören bir bilge ile olumlu yada olumsuz birçok sorunun cevabını keşfetmek…bu kitap yaşadığımız hayatın ta kendisi aslında..
herbirimiz yoldayız ama ya gittiğimiz istikametten haberimiz yok ya geçtiğimiz duraklardan,hatta bazımız yolda olduğundan habersiz dünyanın dönmesinden habersiz misali…hayat bilinçle güzelleşiyor,yolcu olduğumuzu bilmek,gideceğimiz yolu bilmek en önemlisi istediğimiz durakta inebilmek vesselam…
bir yanım simyacı + çoban Santiago diyor..
uçuk bir yanım ise alice harikalar diyarında efsane kitabım ve elbetteki karakter alice diyor..ama yaşam bizi durmaksızın koşturan o asabi tavşana çevirdi..hep geç kalma endişesi ile sürekli koşturuyoruz ne yetiştiğimiz söylenebilir zamanında ne ruhumuz yakalar anı…bari hayalimizde alice olalım 🙂 … yazı için teşekkürler..