Her şey BacterioPro Corporation’ın küresel iklim değişikliğinin korkunç etkisiyle kurumuş olan Van Gölü’nü işletmeye açma talebiyle başladı.
Doğalgaz bittiğinden beri, kışlar çok zor geçiyor. Başımıza gelenin sanıldığı gibi “küresel ısınma” değil “küresel iklim değişikliği” olduğunu hızla anladık. Dünyanın bazı yerleri kavrulurken, bazı yerleri buz kesiyor desem yeridir.
Dilerseniz aşağıdaki video formatı ile hikayeyi dinleyebilir / izleyebilirsiniz.
PODCAST DİNLEMEK İÇİN:
Spotify kanalıma abone olabilirsiniz.
Güneş enerjisi panelleri ise halen çok verimli değil. Üstelik pahalılar ve talebe yetişemiyorlar. Steam motorlar üzerine çalışan gruplar var.
BacterioPro eski bir gaz şirketi olan Rusya kökenli GrassaPro’nun devamı. Amerikalı genetik firmasıyla ortaklık yaptıklarından beri bakterilerin genetikleri ile oynuyorlar. Ortamdan şeker alan bakteriler, çıktı olarak biyoyakıt veriyor.
Böylece BacteriPro’nun talebi meclisten süratle geçti. Başka türlü olamazdı da, zor durumdayız ve Anadolu’nun bağrında sökük bir diş gibi görünen Van Gölü’nün Google Haritalar görüntülerine bakmak bile içimi sızlatıyor. Çocuklara bu kurumuş gölün üstünde bir zamanlar feribotların işlediğine inandıramıyorum.
Evet, dediğim gibi Bacteriopro bir süredir uygun bir yer arıyordu. Bir çok ülkeye biyoyakıt taşımak için devasa büyüklükte merkezi bir bakteri çiftliği kurmak istiyordu. Van Gölü Düzlüğü bu iş için çok uygun. Ancak ortamın aşılanması gerekiyor.
Olan biten hepimizi çok heyecanlandırıyordu. Böylesine büyük bir olay Türkiye’nin ilk nükleer santralinin kurulduğu günkü tereddütlerimizi hatırlatıyordu bize.
Elbette Sinop sızıntısını hatırlamak bile istemiyorduk. Kısa süreli radyasyon sızıntısı ile yüz binden fazla vatandaşımız tarifi mümkün olmayan radyoaktif sonuçlara uğramıştı. Ama mecburduk, enerji yoktu.
Bakteri aşıları Van’a ulaştığında terör örgütlerinin saldırılarına karşı olağanüstü yetkileri olan, çok uluslu paralı askerler ordusu bölgeye konuşlanmıştı. Çoğunluğu nanozırhlarla güçlendirilmiş askerlerin güvenlik için yeterli olduğunu düşünüyorduk ama yanılmıştık.
Bilemiyorum, böylesine büyük bir projede, eski göl yüzeyi ilk bakteri kolonileri aşılandıktan sonra neden kapatılmadı? Neden biraz beklenip daha sonra üstü örtüldü. Çok ciddi bir hataydı.
Göçmen kuşların, halen sağ kalan bir kaçı, belki soyları tükendi sanıldığından unutulmuştu. Yüzlerce yıldır olduğu gibi yine Van Gölü sandıkları düzlüğe indiler. Ancak bu sefer ayaklarına bakteri kültürü de bulaşmıştı.
Sonuç felaket oldu. Şu anda salgın Karadeniz’de ve içilebilir su kaynaklarına doğru gidiyor. Bakterinin H2B9 türevi doğal şekilde değişti. Bundan biyoterör grupları sorumlu tutuldu.
İddiaya göre NG58 virüsündeki kod kendisini biyodizel bakteriye aktarmayı başarmıştı. Artık bakterinin doğal ortamda yaşayamaması için şirketin koyduğu genetik kilitler de kırıldı.
HİKAYENİN DEVAMI AŞAĞIDAN SATIN ALINARAK E KİTAP OLARAK OKUNABİLİR
GOOGLE PLAY KİTAPLAR / Google Play Books
(Android telefon, tablet , Windows / Mac notebook ve bilgisayarlarda okunabilir)
https://play.google.com/store/books/details/SÜLEYMAN_SÖNMEZ_BİRAZ_TUHAF_BİR_KİTAP?id=FF75AgAAQBAJ
APPLE iTunes / iBooks / Kitap
(iPad , iPhone ve Mac bilgisayarlarda notebooklarda kitap okuyanlar için)
https://itunes.apple.com/us/book/biraz-tuhaf-bir-kitap/id840432897?mt=11
HEYECAN SİZİ BEKLİYOR!
* Karıncaların beyninden oluşan bir bilgisayar ağı mı?
* Erzincan’da bulunan antik bina hangi sırları saklıyor? Tüyler ürperten bir afetin izleri…
* Van Gölü kuruduğunda biyoyakıt için başlayan çalışmalar nasıl bir felakete yol açtı?
* Sonsuza dek değiştiler Sevgi Silahı.
* Bu ağaç muhteşem görünüyor nefesim kesildi… Evet senin genlerinden ürettik onu…
* Dünyada son nükleer bomba da bitene dek yarı ömürlerini…
* Kendine saklaman mümkün değil düşüncelerini
* İnsana en çok benzeyen robot yabancı gezegenin ölümcül görüntülerini nasıl çözecek?
ÖYKÜLERİN İSİMLERİ
1) Birleşik Karınca İşlemcisi
2) Ve Bacterıopro, Van Gölü’nü Biyoyakıta Çevirdi!
3) Düşüncelerin İşitildiği Gün…
4) Bulutkulak
5) Arş’ın Kitabı
6) Sevgi Silahı
7) Ağaç | ಮರ
8) Son Bilgisayar
9) Yarılanma Ömrü
10) Sayha
ISBN NO: 978-605-87015-0-2
EPOSTA ABONELİĞİ İÇİN
Aşağıdaki formda e-posta adresinizi yazın, gelen e-postaya onay verin.E-posta aboneliği için e-posta adresinizi eklemeniz, aşağıdaki konuları anlayıp izin verdiğiniz anlamına gelir.
Lütfen okuyunuz. Temel olarak, siteden (Güneşin Tam İçinde) ve yazardan (Süleyman Sönmez) e-posta bülten almaya izin vermek anlamını taşır. Bu iznin temeli: okunacak yazılar, izlenecek videolar, dinlenecek podcastlar, fotoğraflar, tanıtılacak ürün, kitap, site, uygulama, yapay zeka, eğitim, gezi, teknoloji, anket gibi içerikler ve kampanyalar olabilir. Bültenin içeriğinde, bülten sponsorunun ürün ve hizmetine ait bilgi, link ve banner yer alabilir. Bülten e-posta sistemi substack isimli dünyaca çok bilinen, güvenilir e-posta sistemi tarafından gönderilir. E-postalar yeni bir e-posta dağıtım sistemine geçmek dışında üçüncü şahıs ve şirketlerle paylaşılmaz. İşleyiş gereği yurtiçi ve yurtdışındaki server sistemlerinden hizmet verilebilir. Spam gönderilmez. İstediğiniz noktada, tek adımla her e-postanın en altındaki "Unsubscribe" seçilerek üyelikten çıkılır ve siz tekrar e-posta abonelik formuyla veya bülten sayfasında üye olana dek yeni e-posta almazsınız. İlginiz için teşekkür ederiz.
Sitenizi ilk kez ziyaret ediyorum. Yazıyı okurken bir an kanım dondu, böyle bir şeyi nasıl duymadım dedim kendime. Konya’daki nükleer sızıntı bir soru işareti oldu, derken çöle kaçıyoruz noktasına gelinceye kadar hala dehşet içindeydim. Gerçek hayatta öyle şeyler oluyor ki beni kurgu ile gerçeği ayırt edemez hale getirmiş, yazının sonunda anladım.
Tanrı hepimizi böyle olasılıklardan korusun ve bizler de üzerimize düşeni yapalım.
Güzel yazılmış dehşet verici ve uyarıcı bir öykü. Elinize sağlık. Teşekkürler.
Nefesim kesilerek okudum. Saygılarımı sunarım..
Abi mahvettin beni. Allah iyiliğini versin.
Son satıra kadar ter içinde kaldım.
Hocam beni de çok korkuttunuz yahu. Ama gerçekten ibret verici ve uyarıcı bir öykü olmuş.
Çok korktum çok…
Sonuna kadar felaket diye düşünerek okudum. Öylesine inandım ki en altta açıklamanızı okuduğumda bile gerçek olmadığına inanmakta güçlük çektim. Aslında bu gibi sonlara hiç de uzak değiliz değil mi? Müthiş bir hikaye yazmışsınız.
Çok güzel bir hikayeydi. Konu da çok orjinal. Bitirdikten sonra bu gerçek bir haber midir nedir diye merak ettim Google’da aradım, yokmuş öyle birşey 🙂
Yalnız Van gölü değil de Tuz gölünü kullansaydın, komplo teorisi tarafına da dönebilirdi 🙂
devamını bekleriz artık
Bir an tırstım 🙂
Grange taş çıkartırsın. Grange’nin “Leyleklerin uçuşu” diye bir kitabı vardı orda da leylekler üzerinden anlatılan, konusu farklı bir hikaye vardı. Aklıma o geldi.
Giriş-gelişme-sonuç hoşuma gitti.
İnşaallah gerçek olmaz. Hikaye için teşekkürler.
Yorum yazan tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Ani bir ilhamla başladım hikaye kendisini yazdı. Ancak sizin yorumlarınızla ne kadar ürkütücü olduğunu sonradan fark ettim.
Dilerim hem çevre politikalarımız, hem dünyamız asla böyle bir hale dönüşmez.
Mükemmel olmuş. Helal olsun vallaha…
Merhaba,
Kurgularınız, dilerim kurgu olarak kalır. Bu yazınız kurgudan çok, korku-kurgu olmuş. Bu yazıyı okuyanlar Başbakanın isteğiyle 3. çocuğu yapmaktan vazgeçebilirler. bu yazının dağıtılması gerek. Tükenen enerji kaynakları ve çoğalan nüfus ve biyolojik tehditler. Muhteşem bir kurgu, kaleminize sağlık. Ve evet okumaya ilk başlandığında amanın dedirten bir etkisi var. :))
Diğer yazıdaki tavsiye… 🙁 ürkütücü, tüyler ürpertici bir o kadar da sahici …
Çok etkileyiciydi.Elinize sağlık..
Her şey hayalle başladı. Aslında günümüzdeki gidişatı düşündüğümüzde insanlığın enerjiye olan açlığı devam ettiği sürece yaşanamayacak şeyler değil yazdıklarınız. Ancak ben asıl beyninize hayran kaldım 🙂 Bu nasıl bir düşünüş sistematiği. Lütfen bu sistematiğinizi üretim-proje boyutlarında değerlendirin.
Yahu azizim yüregime indi desem yeridir, bir an gerceklerden uzaklasıverdim…
Sonundaki temenniye katılıyorum neyseki israf olunmuyor kainatta formumuz degisiyor ama bu kadar basit olabilecegini düsünmedim olagan üstü bi kurgu zihnine saglık.
1970 li yıllarda Andromeda adlı bir film vardı, daha sonra 2007 ya da 2008’de de aynı filmin benzeri çekilmişti.
Konu olarak herkesin fazla uğramadığı bir kasabaya bir uydu düşer o anda kaçamak üzerindeki iki genç (bir genç erkek diğer genç bayan!) bu uyduyu bulur ve evlerine götürür. (merak ne güzel şey ne güzel şey bulmak… hafif reklamlar)
Akabinde uydunun olduğu kasaba bir nevi ölüme gitmeye başlar.
Halkın içine gizlenmiş olan devletin tıbbi arge ekibi ivedi olarak çağırılır ve yerin pek derinlerindeki bir labratuarda (umarım düzgün yazmışımdır) kasabadan aldık bu ilginç virutikal bakteriyi incelemeye başlarlar.
Devamı için filmi izlemenizi tavsiye ederim. Çok güzel bir anlatımı var sonuçta her Amerika’lının üstün hizmetlerini (!!!) anlatıyor ama , nasıl biyolojik çalışma yapılıyor görebiliyorsunuz.
Hocam güzel bir çalışma olmuş bunun bir filmi de yapılabilir sanki tabi Türk pembe dizilerinin revaçtalığı ve bilim kurguların masraflarını üstlenebilecek bir yapımcı olursa.
Selam ile
gerçekten müthiş bir kurgu olmuş aklınıza sağlık sonuna kadar pür dikkat okudum müthiş bir heycan yaşadım
Çok güzel bir kurgu olmuş, kaleminize sağlık.
Bu hikayenin video halini ürettim. https://www.youtube.com/watch?v=X-JDBoyZCeM