Sanırım on yılımız kaldı. Duş alabildiğimiz, taze meyve yiyebildiğimiz, soframızda aş ve dışarda iş bulabildiğimiz, nefes alabildiğimiz ve kar yağışını anlattığımız son on yılımız. Belki yedi olur, belki on beş yıl.
Bundan on yıl önce felaket tellallığı derdik, ancak artık bunu söylemeyen kalmadı. Küresel Isınma korkunç bir noktaya geldi. Dünya dev bir seraya dönüştü. Her geçen gün daha çok ısınacak.
En acıklısı ne biliyor musunuz? Türkiye dünyada sera etkisine yol açan perde oluşturan gazları halen üretiyor. Başta karbondioksit olmak üzere en çok kirleten yirmi ülkeden biriyiz. Karbondioksit yalnız kullandığımız yakıtlardan değil yani doğalgaz yanması, kömür yanması, termik santralle elektrik üretilmesi ve otomobillerin egzoslarından püskürtmesi ile değil farkında bile olmadığımız binlerce sanayi ile oluşuyor.
Farkında değiliz. Halen Amerika ve Türkiye Kyoto Protokolü‘ne imze atmadık. Artık Türkiye’de bunun için uğraşan bir çok çevre kuruluşu var.
www.kureseleylem.org ‘a girip çevre için neler yapabiliriz, enerji tasarrufu için neleri değiştirebiliriz, ampüllerimizi nasıl seçmeliyiz öğrenebiliriz. Televizyonları ve elektronik cihazları düğmesinden kapatmalıyız, stand-by’da ülke bazında inanılmaz enerji harcıyor. Daha küçük az tüketen arabalar kullanmalıyız ve ciddi anlamda düşünmeliyiz.
28 Nisan 2007 Kadıköy’de buluşmak üzere diyorum. Bir yerlere yazın. Siz yazmazsanız nasılsa bir dostunuz yazmış olacak. Tercih sizin.
KYOTO PROTOKOLÜ
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kyoto_Protokol%C3%BC
http://tr.wikisource.org/wiki/Kyoto_Protokol%C3%BC
EPOSTA ABONELİĞİ İÇİN
Aşağıdaki formda e-posta adresinizi yazın, gelen e-postaya onay verin.E-posta aboneliği için e-posta adresinizi eklemeniz, aşağıdaki konuları anlayıp izin verdiğiniz anlamına gelir.
Lütfen okuyunuz. Temel olarak, siteden (Güneşin Tam İçinde) ve yazardan (Süleyman Sönmez) e-posta bülten almaya izin vermek anlamını taşır. Bu iznin temeli: okunacak yazılar, izlenecek videolar, dinlenecek podcastlar, fotoğraflar, tanıtılacak ürün, kitap, site, uygulama, yapay zeka, eğitim, gezi, teknoloji, anket gibi içerikler ve kampanyalar olabilir. Bültenin içeriğinde, bülten sponsorunun ürün ve hizmetine ait bilgi, link ve banner yer alabilir. Bülten e-posta sistemi substack isimli dünyaca çok bilinen, güvenilir e-posta sistemi tarafından gönderilir. E-postalar yeni bir e-posta dağıtım sistemine geçmek dışında üçüncü şahıs ve şirketlerle paylaşılmaz. İşleyiş gereği yurtiçi ve yurtdışındaki server sistemlerinden hizmet verilebilir. Spam gönderilmez. İstediğiniz noktada, tek adımla her e-postanın en altındaki "Unsubscribe" seçilerek üyelikten çıkılır ve siz tekrar e-posta abonelik formuyla veya bülten sayfasında üye olana dek yeni e-posta almazsınız. İlginiz için teşekkür ederiz.
Kyoto Protokolü fikir olarak tabii ki güzel ve yararlı hatta zorunlu ama dünyadaki kirlenmenin büyük bir bölümü dev sanayi ülkeleri yüzünden olurken bizim gibi gelişmemiş bir ülkenin bu protokolü imzalaması geçmemiz gereken kademeleri daha da zorlaştıracak ve endüstriyelleşmemizi yavaşlatacaktır.
İmzalanması gerekir ama sanayi olarak gelişmek istiyorsak bizim bu protokolü imzalamamız yanlış olur…
Dünyayı kirletip çevreyi yok etmişler şimdi dönmüşler onların binde biri bile olmayan atıklarımıza laf ediyorlar… Bunu yapsınlar diye bu tipteki kuruluşlar bu anlaşmayı imzalamamış olan ama herkese imzalasın diye dayatan dev ülkelerden yardım ödenekleri alıyor diye bile düşünüyorum.
Önce ABD imzalasın… (Amerika’nın imzalamamış olduğunu bu fikri savunan çoğu kişi ne yazık ki bilmiyor.) Sen ormanı yok et sonra oraya pikniğe gelen ailenin çocuğu çekirdek kabuğunu yere attı diye kıyamet kopar…
Olmaz öyle şey.
O yüzden ben Türkiye’nin Kyoto Protokolü’nü bir süre daha imzalamasına karşıyım.