Sosyal Medya özellikle Friendfeed giderek popülerleşiyor. Uzun zamandır içinde olan üyelerden birisi olarak bir süre sonra beğenilme, ilgi çekme ve bilgiyi sunma yarışında belli davranış modellerini ve etkilerini gördüm. Aşağıda esprili ve ironik bir dille sosyal medya beğeni skalasını sunuyorum…
Görsel: Jayel Aheram – Creative Commons Lisansı ile kullanılmıştır.
- Blog yazısı < 40 puan
- İlginç fikir >30 puan < 80 puan
- Dergi çıkarmak > 60 puan
- Videoda görünmek > 75 puan
- Sitenin röportaj yapması > 80 puan
- Televizyona çıkmak > 90 puan
- Gazetelerde boy boy görünmek > 85 puan
- Yay dediğinde FF de fırtınalar koparabilmek > 90 puan
- Onbin kişi tarafından takip edilmek > 95 puan
- Toplantı seminer düzenleyip kokteyl vermek > 75 puan
- Süper hediyeler dağıtmak <30 ve >80 puan (Bakış açısına göre)
- Helikopterle İstanbul turu > 85 puan
- Amerika’dan bildiriyorum… demek <30 ve > 85 puan (Bakış açısına göre)
- Tek eliye bir transatlantiği çekmek < 50 puan. (Iphone ile çekip yollamak değiştirir) > 95 puan
- Iphone 5.0 prototipini elinde tutup balkondan atlamak ve atlarken 3G ile canlı yayın yapmak aynı anda da abone olanların sayısını keyifle izlemek > 100 puan
- Genelde topluluk içinde görünmeyen organları ilk kez keşfetmiş ergen çocuğu gibi fotoğraflar yollamak büyük büyük laflar etmek <30 puan ve >85 puan (Bakış açısına göre değişir)
- Mars’a giden ilk insan olmak (Türkseniz) <30 (Amerikalı iseniz) > 100 puan
- Nanoteknoloji ile metal alaşımlı yakıt üretmek >75 puan (Peşinizde Türkiyenin ilerlemesini istemeyen güçlerin olduğunu söylerseniz) > 95 puan
- Kadın olmak > 75 puan (Ay ben ne yapacağımı bilmiyorum bu düğmeler ne) derseniz değişir aniden çekici olursunuz > 85 puan
- “Beni biliyor musun bu Interneti ben yarattım buralar dutlukken ben vardım. Türkiye’nin ilk modemini ODTÜ’ye kurarken ayağım takıldı kaşı yardım ahan kaşımın fotoğrafı..” demek < 30 puan (iticidir yapmayın)
- Kanyon Starbuck’ta bir iki liraya kahve içmek > 85 puan (Acaip şeyler konuşuyoruz derseniz puan yükselecektir.) > 90 puan. (Şu kişiye rastladım süperdi derseniz kişiye göre ) +- 10 puan
- Hastayım ölüyorum demek > 95 puan (Hemen hemen kim varsa geçmiş olsun diyecektir. O kadar da değil insanız bunun şakası olmaz)
- Küfürlü konuşmak. ( Eğer içinde zeka varsa, lafı nasıl oturttum kıvamında ise) > 75 puan (bayağı ise) <30
- Siyasi, dini, futbol gibi tatlı nazik konularda bir şeyler yazmak > 100 (overdose, ölçülemiyor. Kitle kendisini toptan imha edene dek sürecektir)
- Acaip ünlü birisi olarak FF’e gelmek (Fotoğrafınızı çekip yollar ve ID kontrolden geçerseniz) > 60 puan Sahte hesap açarsanız > 30 puan
- Birini gözünüze kestirip kavga başlatmak > 85 puan. (Okumaya başlayanlar asla bırakamayacaktır. Sürekli en üste taşınacaktır. Etkisi denenmiş en hızlı tekniktir)
- Beğendiyseniz pamuk eller like’a haydi yukarı taşıyın duymayanlar da duysun. Herkes gülsün eğlensin kendi beğenilerini bir seyrediversinler. (Böyle demek <30 Kimse kendi yazdığı postu yukarı taşıma yalvarmalarınızdan hoşlanmaz. Sevenler zaten taşıyacaktır. Kimseyi zorlamayın. Sizden nefret ederler)
- Bir de 100 kişi bu posta like / beğendim derse Concorde ilk uzay uçuşunda beni de götürecekmiş demek (Acaip etkilidir > 85 FF halkı yardımseverdir. Birimiz olsun uzay görsün diye destek olacaklardır)
Benden bu kadar. Daha çok çıkar ama sanırım duygu ve düşüncelerimi ifade etmişimdir. Oyunun kuralları bunlar. Ona göre oynayalım. Yeni aboneler varsa tavsiye ediniz okutturunuz. Kendilerini yorup ortamı anlayana dek sert kayalara çarpmasınlar 🙂
630 sondur. FF de geriye doğru gittiğinizde en çok 630 başlık listeler. Bunu fark ettiğinizde 630 mezarlığına hoş geldiniz demektir. Friendfeed alemi 630 odası olan bir otel gibidir. Sık sık dolar boşalır. Herkesin gözü 1. oda da Kral dairesindedir. (İlk sayfa 1.post) Kral dairesinde kimse ebediyen kalamaz. Ama sık sık gitmenin tek yolu konuşturmaktır. Konuşmak değil. Başkalarını konuşturabilme yeteneği. Bu yeteneğe sahip bir kaç kişi var buralarda. Ne yazarlarsa yazsınlar insanlar onların başlığına yazmak için çılgınca yarışırlar. 🙂
Aşağıda da FF’de neler söylendi okuyabilirsiniz.
EPOSTA ABONELİĞİ İÇİN
Aşağıdaki formda e-posta adresinizi yazın, gelen e-postaya onay verin.
https://suleymansonmez.substack.com/
E-posta aboneliği için e-posta adresinizi eklemeniz, aşağıdaki konuları anlayıp izin verdiğiniz anlamına gelir.
Lütfen okuyunuz. Temel olarak, siteden (Güneşin Tam İçinde) ve yazardan (Süleyman Sönmez) e-posta bülten almaya izin vermek anlamını taşır. Bu iznin temeli: okunacak yazılar, izlenecek videolar, dinlenecek podcastlar, fotoğraflar, tanıtılacak ürün, kitap, site, uygulama, yapay zeka, eğitim, gezi, teknoloji, anket gibi içerikler ve kampanyalar olabilir. Bültenin içeriğinde, bülten sponsorunun ürün ve hizmetine ait bilgi, link ve banner yer alabilir. Bülten e-posta sistemi substack isimli dünyaca çok bilinen, güvenilir e-posta sistemi tarafından gönderilir. E-postalar yeni bir e-posta dağıtım sistemine geçmek dışında üçüncü şahıs ve şirketlerle paylaşılmaz. İşleyiş gereği yurtiçi ve yurtdışındaki server sistemlerinden hizmet verilebilir. Spam gönderilmez. İstediğiniz noktada, tek adımla her e-postanın en altındaki "Unsubscribe" seçilerek üyelikten çıkılır ve siz tekrar e-posta abonelik formuyla veya bülten sayfasında üye olana dek yeni e-posta almazsınız. İlginiz için teşekkür ederiz.
E-posta aboneliği için e-posta adresinizi eklemeniz, aşağıdaki konuları anlayıp izin verdiğiniz anlamına gelir.
Lütfen okuyunuz. Temel olarak, siteden (Güneşin Tam İçinde) ve yazardan (Süleyman Sönmez) e-posta bülten almaya izin vermek anlamını taşır. Bu iznin temeli: okunacak yazılar, izlenecek videolar, dinlenecek podcastlar, fotoğraflar, tanıtılacak ürün, kitap, site, uygulama, yapay zeka, eğitim, gezi, teknoloji, anket gibi içerikler ve kampanyalar olabilir. Bültenin içeriğinde, bülten sponsorunun ürün ve hizmetine ait bilgi, link ve banner yer alabilir. Bülten e-posta sistemi substack isimli dünyaca çok bilinen, güvenilir e-posta sistemi tarafından gönderilir. E-postalar yeni bir e-posta dağıtım sistemine geçmek dışında üçüncü şahıs ve şirketlerle paylaşılmaz. İşleyiş gereği yurtiçi ve yurtdışındaki server sistemlerinden hizmet verilebilir. Spam gönderilmez. İstediğiniz noktada, tek adımla her e-postanın en altındaki "Unsubscribe" seçilerek üyelikten çıkılır ve siz tekrar e-posta abonelik formuyla veya bülten sayfasında üye olana dek yeni e-posta almazsınız. İlginiz için teşekkür ederiz.
Böylesine güzel ve Türkçeye önem veren bir sitenin, Türkçede birçok karşılığı bulunan İngilizce “scale” kelimesini başlıkta kullanması çok garip olmuş. Bence MSN Türkçesi kadar İngilizce erozyonuna da dikkat etmeliyiz.
Serhat Bey, iki şeyi hiç sevmedim sevemeyeceğim.
1) Herhangi bir konuda fanatik olmak
2) Bir kuralı hiç esnetmeden hiç bir zaman esnemeden kullanılacağını düşünmek.
Ne demek istiyorum? Yazının konusu nedir? Okuduğunuzda ancak dikkatle okuduğunuzda başlıkta neden ÖLÇEK kelimesi yerine Skala dediğimi anlarsınız. Özenle seçtiğim ve İngilizce karşılığı Scale / ölçek olan bu başlık neden var Allah aşkına?
Çünkü konuda anlatılan davranış modellerine bir eleştiri var. Eleştirinin yapıldığı sosyal kitle Amerikanvari bol İngilizce ve bol rating kavgası içinde hareket ediyor. Böyle bir eleştirinin konusu olan bireyler için o kelime “Skala”dır en iyi ihtimalle. Ama ölçek değildir.
Gelelim 1. maddeye, hiç bir konunun fanatiği değilim. Bunun anlamı şu. Türkçeyi delice savunurum, özenle kullanırım ama gerektiğinde dille oynayarak mesajı iletirim. Bunu tam gerektiği yerde yaparım. Örneğin daha önce Türkçede yer almayan ikoncan kelimesi ve bu yazıda benim bulduğum “coşkuncan” kelimesi. Bu kelime Türk Sinemasındaki Coşkun tiplemesine gönderme yapıyor.
Lütfen ama lütfen zihninizi esnek tutun. Öteki türlü tüm espri kabiliyetinizi “bloklar” ve bürokrat bir beynin işleyişine hapsolursunuz.
@Süleyman Sönmez,
Verdiğiniz 28 maddeden birkaçı haricindekiler normal davranışlar. Bence Amerikanvarî olan sizin espritûel açıklamalarınız. Kaldı ki, “skala” kelimesini maddelerden esinlenerek yazdığınıza dair en küçük bir cümle dahi yok. “Skala” kelimesini başlıkta veya yazı içerisinde tırnak içerisine alarak bile ironi olduğunu gösterebilecek iken bunların hiçbirisini yapmamanız garip. Herkes sizin aklınızdan geçenleri bilemez Süleyman Bey…
Dil ile oynayarak mesaj vermenize laf etmem, ancak bu oynamalarınıza ufak dahi olsa bazı ipuçları koymalısınız. Ha eğer koymam diyorsanız, daha sonra çıkıp “Ben şöyle birşey yaptım.” dememelisiniz, zira o mesajı biz anlamalıyız(anlayamamış olsak bile…).
Son cümlenizde “Türk bürokrasisi” ile evrensel bürokrasiyi karıştırmış olduğunuzu farkettim. Artık örümcek ağı tutmuş Türk bürokrasisi yüzünden bir genelleme yapmanız yanlış, zira devletleri yöneten başlıca sistemdir bürokrasi…
yakaladım. ironi dediniz.
Yiğit 😉
Dersimize giren Dil bilimci hocamız da bu tür hatalar yapardı. Kendisini uyardığımızda “ben dil dinamizmine inanıyorum.” derdi.
Ben yazıdaki değişken kelimelere takılmadım, anlatılmak istenen “özü” anladım.