“Düşman ordusuna kaçacak yer bırak. Yoksa onları karşında aslanlar gibi dövüşür bulursun“
Çocukken izlediğim Uzakdoğu savaş sanatı filmlerinde hocaların anlattığı felsefeleri dinlemeyi severdim. Genelde kahramanımız hareketleri çok iyi anlar ama filmin sonlarına kadar asıl savaş stratejisi aklına yatmazdı. Yıllar sonra İşletme Fakültesi’nde eğitim görürken, Ai ki do öğrenirken, tüm gücüyle saldıran rakibimi havada fırlatırken de bu sevgim değişmedi.
Strateji, sınırları ve kuralları belirsiz bir rekabet zemininde en olağandışı cevabı üretme sanatıydı.
Bu sanatı öğretenler yazının başında okuduğunuz büyük savaş stratejisti Sun Tzu ya da kılıç ustası stratejist Miyamoto Musashi olsun değişmez şekilde öğütlerinin örnek olduğunu ezberlemenin değil, altında yatan prensibin anlaşılması gerektiğini anlatıyorlardı.
Bir pazarlama stratejisi geliştiren ve anketlerle pazar araştırması yapan, ürün konumlandırması ve potansiyel müşterilerin demografik yapısını analiz eden Pazarlama uzmanıyla, rakibinin tam nefes verdiği anda saldıracağını bilerek nefesini gizleyen ve sadece gözlerine bakarken düşmanın tüm kas gerilimlerinden olası gücün büyüklüğünü ve momentini hesaplayan savaş sanatçısı aynı yolu takip ediyordu.
Stratejiyi.
Öyleyse size kılıç ustalığı ve tarihsel savaş sahneleri eşliğinde elimden geldiğince iş dünyası strateji prensiplerini sunacağım.
Bu yazı 18 yaşından büyükler için daha uygundur. Savaşı sevmiyoruz ancak stratejiyi savaş prensiplerinden çıkarmak gerekiyor.
İLK SAVAŞ ARABASINI ELE GEÇİRENE ÖDÜL VERİN
Hedeflediğiniz müşterilerden en büyüğüne satış yapanı ödüllendirin. Rakibinizin bir müşterisini kazanmak, hem kârınızdır, hem rakibin zararıdır, hem de diğer çalışanlarınız için güçlü bir hedeftir. Bu taktik çok bilinen bir yöntemdir. Soruyu ilk cevaplayana yüksek puan vermek, Kristof Kolomb’un karayı ilk görene mükafat vaadi gibi, karanın mutlaka bulunacağı yönünde bir bahistir. Hedefe olan inancı güçlendirir.
ASLA ESİR ALMAYIN
Şirket birleşmeleri ve satın almalarında birleşmeye baştan karşı çıkan veya farklı davranan personel daha sonrası için potansiyel tehlikedir. Bakınız Telekom sabotajları. Bu nedenle esir almayın. Öfkeyle kovun demek istemiyorum. Bırakın, rakip saflara dönsün hediyelerinizle ve sizi anlatsın. Düşman saflarda size yönelik özlem oluştursun. Öyleyse esir almayın. İsteksiz personelle çalışmayın.
TEK BİR ASKER İÇİN DÜNYAYI YIKIN
Orduları ayakta tutan sadakat, firmaları ayakta tutan sadakattan farklı değildir. Her çalışanınız sizin onlar için gözünüzü kırpmadan eğlencenizden, lüksünüzden vazgeçeceğinizi, düğününde, cenazesinde, hastalığında destek olacağınızı bilsin. Bir kişi ihtiyaç duyduğunda, tüm kurum ayağa kalksın. Bunu gören personel, kurumu için tüm fedakarlığı yapacaktır. Bu bir arı kolonisinde de böyledir, akıncı birliklerinde de, evlenmek için size gelen genç personelinize destek verdiğinizde de. Sadakat satın alınamaz, yine sadakatle kazanılabilir.
GEMİLERİ KARADAN YÜRÜTÜN
Fatih gemileri yürüterek imkansızı başardı. Bazen demir bir zincir girmek istediğiniz bölgeyi engeller. Mesela istediğiniz kişiden randevu alamazsınız, belli bir ilde, bölgede bir türlü istediğiniz satış rakamlarını elde edemezsiniz. Önünüzdeki zinciri iyi inceleyin. eğer geçemiyorsanız alternatif bir yol bulun. Yanındaki bölgeye önem verin. Oradaki başarınızı gören müşteriler size ısınacaklardır. Ya da randevu alamadığınız kişinin bir yakınına ya da iş arkadaşına ulaşın.
DÜŞMANI DAR BOĞAZDA BEKLEYİN
300 Spartalı filmini izlemişsinizdir. Büyük bir kuvvet, dar bir boğazda yenilebilir. Bu dar boğaz bazen gümrük olarak görülebilir. CE damgası olmayan ürünlerin ülkeye girememesi, devlet desteği alan bir sektörün vergi indirimi alması, yüksek vergilerle ithal edilen malların rekabet zorluğu olabilir. Bazen Çin’den gelen oyuncakların kurşun içerdiğini öğrenen ailelerin artık asla ama asla Çin kaynaklı oyuncak almama kararı olabilir.
Bu dar boğaz bir fırsattır. Yerli oyuncak üreticiler için büyük bir fırsattır. Bazı dar boğazlar kendiliğinden oluşur bazıları ise ustaca oluşturulur.
ÖLÜME HAZIR OLUN!
Samurai için ölüm gündelik bir gerçektir. Hizmet ederken ölmek şerefli bir hayata en güzel sondur. Ölümden korkmaz ve stratejilerini kurtulmak için değil en cesurca ve kaygı duymadan saldırı üstüne kurarlar. Geri çekildiklerinde bile kaygıları yoktur. Ölümden korkmayan bir şirket iflas etmekten korkmaz. Kaybetmekten denemekten korkmaz. Çalışanları cesurdur ve bu meydan okuyuş, her birine yaşam gücü, uyanıklık ve savaşçılara özgü kontrol verir. Ölümden korkmayan savaşçının ölümünü ve rakibinin ölümünü soğukkanlılıkla kabullenmesi gibi iflastan korkmayan bir şirket de, neden iflas edeceğini gözünü kapatmadığı için kolayca görür. Rakibinin nasıl iflas ettirileceğini de. Ölüme hazır olan bir şirket, prensiplerinden asla vazgeçmez. Böylece kalitesi ve ilkelerinin şaşmazlığıyla müthiş kristalize olmuş bir müşteri kitlesine sahip olur.
NEFES VERDİĞİNDE SALDIRIN!
Nefes alıp vermek döngüseldir, acildir ve farkında olunmayan bir yaşam döngüsüdür. Her yapı nefes alıp verir. Bir şey alır ve verir. Verdiği an tekrar almak için kütlesel olarak, en sıkışık en basık konumundadır ve dayanma gücü çok zayıftır. Savaşçılar kılıcı sallamak darbeyi vurmak için nefesi dinlerler. Bunun gibi firmaların da üretim döngüleri, stok temin süreleri ve pazarlama için satış için kampanya süreleri vardır. Bir reklamın etkisinin sönme süresi vardır. Ürünün yararlı yaşam süresi vardır. Diyelim bir cep telefonunun model süresi vardır. Rakibin nefes aldığı yerler zirve anlarıdır. Müşterinin yönelme anlarıdır. O sırada saldırmak kim güçlüyse onun ayakta kalmasına yol açar. Ancak bir devin bile nefes verdiği anda aldığı darbe ayaklarını yerden kesebilir.
KADIN SAVAŞÇILARDAN BİR BİRLİK KURUN
Kadın savaşçılar nadirdir ama gözlerini budaktan sakınmazlar. Fiziksel güçlerinin az olduğunu bilirler. Zeka ve çeviklik dışında kurnazlık en büyük silahları olacaktır. Savaş sanatlarında “Turna kuşu tekniği” ve bazı sopa teknikleri bu kadar yenilmez olmalarını, kendilerini bulan kadınlara borçludur. Öyleyse firmalarda kadınlardan oluşan bağımsız çözüm timleri olmaldır. Erkeklerin doğrudan saldırdığı konuları çevreden dolaşarak çözmeyi bileceklerdir. Ayrıca kadınlar binlerce senedir en müthiş sahip çıkıcı, anne ve toplum yapısını koruyuculardır. Birlikteyken oluşturacakları güç, sol elini kullanan bir savaşçının ya da tenis oyuncusunun hatta boksörün vereceği şaşkınlık gibidir.
ORDUNUZU BESLEYİN
Öncü güçlerinizle ilerlerken onları sahipsiz bırakmayın. Diyelim Rusya’da Afrika’da şubeler fabrikalar açacaksınız. Oraya giden personel yemek içmekle değil sürekli ilgi ve cesaretle ve işlerin sıkı takibiyle gücünüzü yanlarında hissederler. Mesaiye kalan personeliniz ne yiyor ne içiyor evlerine nasıl dönüyor ilgilenin. Gönderdiğiniz kadın temsilciler gittikleri yerde güvenli mi müşterinin bazı olmadık tavırları var mı?
Kısacası ordunuz şirketinizdir. Öğlen yemeklerinin kalitesinden içtikleri suyun miktarına kadar beslenme ve ışık, taze hava sıcak ve soğuk onların üretimini ve iş yaşamını çok etkiler. Bu konuda yıllarca deneyler yapılmıştır.
Napolyon, 1812 yılı ortasında 453 bin kişilik ordusuyla Rusya Seferine girişmiştir. Borodino Savaşı’nda General Kutuzov komutasındaki Rus ordusunu yenilgiye uğratan Fransız ordusu Moskova’ya girmiştir.
Rus orduları Moskova gerilerine çekilmiştir ve çar, bir barış antlaşmasına yanaşmaktadır. Fransız ordusunun o günün teknolojisiyle bu denli uzun ikmal hatlarından ikmal edilmesi, dolayısıyla kışı Moskova’da geçirmesi olanaksızdır.
Giderek sertleşen kış koşullarında geri çekilen Fransız ordusunu izleyen General Kutuzov, toplu bir saldırıya girişmemiş, fakat sürekli taciz etmekten de geri kalmamıştır.
Napolyon, ordunun yönetimini Joachim Murat’ya bırakarak Paris’e döndü. Yıl sonunda bu ordudan Fransa’ya dönebilen ve savaşacak durumda olan sadece 10 bin askeri kalmıştı.
Kaynakça: http://tr.wikipedia.org/wiki/Napolyon
KALKANLI ROMALI BİRLİKLER
Romalı lejyonerler küçük takımlara ayrılır. Sonra bir dikdörtgen şeklinde dizilirler. Tüm dış kenarlardaki askerler kalkanlarını yanlarına alır ve dıştan bu kutuyu korurlar. Sonra ortadaki askerler kalkanlarını kafalarının üstüne çıkarırlar. Böylece ok yağmurları da dahil olmak üzere her şeyden korunan hareketli bir insan kaleye dönüşürler. Mızraklar bu kalkan duvarlarının arasından çıkar. Bu şekilde ilerleyen bir sürü takımdan oluşma ordu, geçmişin savaş fillerini saymazsak zırhlı birliklerdir.
Firmada çok sağlam bir insan kaynakları politikasının olması, çalışan memnuniyeti, birbirinin sırtını kollayan Romalı Birlikler gibidir. Samimiyetle sorun kendiniz çalışanlarınız birbirini kolluyor mu? Üretim bantları, arka arkaya dizilen uyumlu insanlarla mümkün, üretilen ne çeşit ürün olursa olsun kenetlenmiş bir organizasyon şarttır.
SAVAŞ ALANINI SİZ SEÇİN
3 silahşörler romanını okudunuz mu? D’artagnan 3 silahşörle ayrı ayrı sözleşip aynı yeri düello alanı seçerek en güçlü 3 dosta sahip oldu. Hitler soğukta kırılan bir orduyu Stalingrad önlerinde harcadı. Emlakçıların altın sözü “Emlağın yeri, yeri, yeri”. Öyleyse savaşçı, savaşacağı yeri seçmelidir.
Kimileri için bu rakibinizle nerede hesaplaşacağınızdır. Hangi ülkede rakip ürününüzü sunacaksınız? Restaurantınızı aynı sokağa mı açacaksınız, biraz ileriye mi? Bankamatiklerin yoğun olduğu yerdeki bir mağaza mı daha çok satış yapar? Futbol sahalarına yakın yerler mi? Her sektörün yer konusu ve hedefi farklıdır. Ancak rekabetin olacağı kesindir. Hastane karşısındaki eczanelerden hangisinden ilaç alıyorsunuz. Dördü beşi yanyanayken neden birini seçiyorsunuz? O seçtiğiniz belki de doğru yeri seçmeyi başarandır. Feng shui adındaki uzakdoğu bilimi bir zamanlar sadece binaların değil, savaş alanınının konumlandırılmasının da hizmetindeydi. Günümüzde dev gökdelen Taipei 101′i yapan ekip, doğrudan kendilerine gelen anayolun etkisini azaltmak için, bina önlerine çok büyük havuzlar yaptırıyorsa yerin ve konumun önemi ortadadır.
Karate Kid filminden bir cümle; Usta Miyagi basit İngilizcesiyle der ki “Sen yolun sağından gidiyor iyi, solundan gidiyor iyi ama ortadan gidiyor kötü” Gerçekten de saldırı alanı her yeri açık kalmış bir firmanın geleceği şüphelidir. Duvar yerine, müşteri alışkanlıklarını, pazarın esnekliklerini, personelin deneyimini ve sadakatini koymak gerekir.
Bir toplantıya gittiğinizde, masaya otururken kapıya bakan masaya hakim konuma oturmak gerekir. Uzakdoğu’da ise toplantılardaki bu konumsal savaşları önlemek için, protokol kanunları vardır. Eşit konum, eşit konumun karşısına ve eşit sayıda. Yani muhasabe müdürü yine muhasebe müdürünün karşısına, asistan asistana ve elbette genel müdür genel müdürün karşısına.
Hannibal’in ordusunun Alp dağlarını geçerek Po ovasına indiği haberi üzerine Roma, iki görev kuvvetini Po ovasına sevk eder. Hannibal harekatın bu aşamasında da karmaşık ve dolaylı bir manevra izlemeye karar vermiştir. Po nehrinin kollarından Ticius ve Trebia’nın oluşturduğu bataklık bölgeyi ilerleme hattı olarak seçmiştir. Tüm ordusunu bataklık bölgeye sürecektir. Asker ve at olarak ciddi kayıplara uğramak bahasına, dört gün ve üç gecede geçilen bu bölge, Hannibal’i kendisini karşılamak üzere tertiplenmiş Roma kuvvetlerinin yine gerisine ulaştırmıştır.
Hannibal, Roma kuvvetlerinin komutanının, yapmış olduğu manevrayı kısa sürede öğreneceğini ve birliklerini buna göre tertipleyeceğini düşünerek, Roma birliklerini geriden çevirerek bir saldırı düzenlemeye yanaşmaz. Tersine, güney İtalya yönünde ilerlemeye devam eder. Bu harekat tarzı, Roma birlikleri komutanını, aynen Rhone nehri kıyılarında Hannibal’i karşılamak için düzen alan Scipio’nun karşılaştığı açmaza düşürmüştür, düşman, yanından geçip gitmiştir.
Başarısızlığı göze alamayan Romalı komutan, pozisyonunu bozarak Hannibal’i izlemek zorunda kalmıştır. Hannibal’in de istediği budur. Düşmanının oluşturduğu bir pozisyona karşı savaşa girmek yerine onu, pozisyonunu bozarak, kendi düzenlediği bir pozisyonda savaşa girmek zorunda bırakmak. Nitekim, İÖ. 217 yılının baharında, Hannibal’i izleyen Roma ordusu, Tresimen gölü çevresinde tuzağa düşürülerek kılıçtan geçirilmiştir. Kaynakça :Vikipedi
GÜVERCİNLERİ GECE SALIN!
Eskiden posta güvercinleri iletişimi sağlardı. Napolyon’un bulduğu harika tahta kuleler üzerinde işaret dili bir devrimdi. Günümüzdeyse iletişim her şey demek. Şunu iyi bilmelisiniz, güvercinleriniz nasıl arada yakalanıp mesajınız okunduktan sonra anlaşılmasın diye yollanabilirse, bugün de serverlerden geçen e-mail trafiğiniz, anlık iletileriniz, cep telefonlarınız her çeşit iletişiminiz dinlenebilir. Bunun için hackerlar tutan firmalar var. Sanayi casusluğu inanılmaz boyutlarda. Lazerle camınıza gönderilen bir ışın tüm konuşmalarınızı dinleyebiliyor. Ufacık kameralar sizi gözetleyebiliyor. Binanızın dışından geçen iletişim kablonuza takılacak bir dinleme cihazı elektromanyetik pulseları bilgiye çevirebilir. Bu nedenle bir firma olarak en azından e-maillerinizi şifreleyip göndermelisiniz. Bilgi güvenliğinizi sıkı tutmalısınız. Tek bir yetkisiz erişim, tüm gizli dosyalarınızı maliyet analizlerinizi, müşteri bilgilerinizi ve AR-GE ürünlerinizi ortaya koyabilir.
KİRALIK BİR ORDUNUZ OLSUN
Paralı askerler profesyonellerdir. Emsalleri olan 5-10 askere bedeldirler. Çünkü meslekleri, gerilla taktikleri ile şekillenmiştir. Ancak kendilerine çok güvenilmez. Satın alındıkları kadar kolay kaybedilirler. Ordu komutanları onları girilmesi zor yerlere yollarlar. Ya da ön saflarda tutarlar. Bir kiralık savaşçı ordunun klasik hiyerarjisine alternatif çözümdür.
Bir şirketin çok uluslu dünyada danışmanları ve etkin enformasyon üreticileri olmalıdır. Bu kişiler gerektiğinde analizlar ve kampanyalarla işi ileriye süratle taşıyacaktır. Kısacası şirketinizi tanıtacak o harika sunuyu ya da tanıtım filmini, şirketinizin bilgisayardan anlayan herhangi bir “ben yaparım patron” personeline yaptırmak, OUTSOURCE denilen bu harika imkanı görmemek ve büyük hata yapmak demektir.
AKINCILAR, BORDO BERELİLER YETİŞTİRİN
Her işte ustalar ve yetişmekte olanlar vardır. Elinizde ne kadar çok usta varsa gücünüz o denli çoktur. Ancak dünyada ustalar her zaman nadir bulunur. Bunun için ordular tamamen bordo berelilerden oluşturulamazlar. Sizin profesyonel takımınızın mutlaka ani müdahele timi bir yedek gücü ve daha uzman danışmanları olmalıdır. Elinizde böyle bir yetenekler departmanı yoksa ki, bu genelde AR-GE olarak düşünülür. Bunu kurmak ve eğitmek için başka uzmanlar bulmalısınız. Ancak aman dikkat! Bu tür güçleri formal kurallarla bağlamak onları işlevsiz hale getirmektir. Bir AR-GE personeli, saatlerce gözleri tavana dikili, ayakları masa üstünde blucinli oturabilir. O sırada size servet kazandıracak bir buluş peşindedir.
Bunun gibi girmek istediğiniz ülke veya bölge pazarını incelemek için o insanları daha iyi tanımak için bazen ajanslara değil, orada 6 ay yaşayıp anlayacak zeki insanlara ihtiyacınız vardır. Böylece binlerce beyaz gelinlik üretip Uzakdoğu’ya götürüp yalnızca matemde beyaz giydiklerini öğrenerek gümrükte çökmüş bir halde kala kalmaktan kurtulursunuz.
“Ben savaşırken herkes taktiklerimi görebilir; ama hiç kimse asıl zaferin kaynağı olan stratejiyi göremez.” Sun Tzu | Savaş Sanatı
TEK HAREKETTE KESİN!
Kılıç tekniklerinde en etkili ve ürkütücü olanı asla müdafaa yapmayan ustaların taktikleridir. Prensipleri rakip saldırdığında kılıcınla durdurma, karşılıklı vuruşma. O ilk darbeden sıyrıl ve aynı anda ne sonra ne önce onu biç. Bu vahşi tutum savaş tecrübesi olan orta yaşı geçmiş kılıç silahşörlerinin stratejisidir. Bu savaş stilini gören ikinci ya da üçüncü rakip büyük ihtimalle kaçacaktır. Çünkü anlayamadığı bir güç durdurulamaz şekilde saldırmaktadır.
Bir pazarlamacı için bu vahşi kapışma aynı anda benzer bir ürünü piyasaya sürmek demektir. Ne erken ne geç. Bir teknoloji firması için tek atışta vuracak ürünle çıkmak demektir. Bu zihin yapısıyla çalışan personel ikinci hareket şansı olmadığını bildiğinden kusursuzluğu destur edinecektir.
BİR MENTAT TUTUN!
Mentatlar, bilimkurgunun savaş ve yönetim strateji şaheseri olan Çöl gezegeni : Dune romanının önemli karakterleridir. Olasılıkları değerlendiren bu çok zeki insanlar çok sadıktır. Yöneticileri onlara bildikleri tüm bilgiyi aktarır. Onların tek görevi belirtilerden rakibin hamlelerini sezmektir. Buna uygun stratejilerin kazanma olasılıklarını hesaplamaktır. Canlı bilgisayar gibi olan bu kişiler liderlerin sağ koludur.
RAKİBİNİZİN GÜCÜNÜ ONA KARŞI KULLANIN
Ai ki do rakibe karşı durmadan onunla akma sanatıdır. Bu öyle bir uyumdur ki rakibiniz size gelirken süratle ona ilerler aynı ritme girer bir süre birlikte giderken enerjisinin bitiş noktasına yaklaşırken istediğiniz bir yere doğru devam etmesini sağlar. Böylece çok güçlü rakipler bile yenilebilir.
İş dünyasında eğilimleri yönetebilmek için önce aynı frekansa girmelisiniz. Rezonans yasası ile bir opera sanatçısı bir bardağı sadece sesiyle kırabilir. Bir köprüden geçen bir ordu hep serbest adım yürütülür. Üst üste binen ritmik enerji dalgaları yıkıcıdır. Uygulamada bu rakibinizle ayrılamayacak kadar benzer bir metotla piyasaya girip müthiş bir manevrayla farklı yöne çekmek demektir. Rakip firmanız hamburger satıyorsa tıpatıp aynı kalitede bir ürünle girmek, müşteri için bu da benzer imajı oluşturduktan hemen sonra ürün farklılaştırmaları yapabilmek demektir. (Ürünün patent ihlalıyla taklit edilmesi değil önerim. Google Cardboard’a karşı, Hololens gibi veya Gear VR gibi)
Eğer rakip fabrika sahibi, satış fiyatlarını düşürüyorsa, süratle inebilmektir. Havaalanı şirketlerinin soluk soluğa birbirlerinin maliyetlerini ve bilet fiyatlarını izlemesi bundandır. Dans son derece yakın sürer. Kopan, ayrılan, inat eden uyumdan uzak düşer ve yıkılır.
KAHRAMANLIK DESTANLARI
Her ordunun kahramanlara ihtiyacı vardır. Ulubatlı Hasan, Seyid Ali Çavuş gibi. Kahramanlar sadece ayın en çok çalışan elemanları değildir. Sorun çözen bir ürünü harika hale getirecek fikri bulan veya karşı firmanın en iyi adamını firmaya kazandıran kişidir. O kişinin sırtını sıvazlayıp afferin demek yetmez. Ödül kahramanlık öyküsüdür. Bir öykü anlatıcı takdim edip onura etmeli ve maddi manevi kişi desteklenmelidir. Kahraman olmak herkesin hayatında bir kez olsun istediği bir şeydir. Bu ister şoförünüz olsun, ister muhasebe elemanınız, ister halkla ilişkiler müdüreniz olsun aynıdır.
ÖLDÜRMEYİN YARALAYIN!
Rakibinizin dükkanını hemen batırmayın ürününü hemen başarısız kılmayın. Bir savaş alanında artık silahlar yaralamak için yapılıyor. Böylece yaralıyla ilgilenen kişiler savaşamaz. Öyleyse bir firma güçlü bir rakiple savaşırken bir çok koldan yaralamalıdır. Bu stratejik saldırı ile koordinasyon bozulacak her yerden kafası karışmış personelin sorularıyla üst yönetim kaosa sürüklenecektir.
TÜM GÜCÜNÜZLE GÖVDENİZLE KARŞISINA DİKİLİP KORKUTUN
Korku kasları paralize eden çok güçlü bir duygudur. Bir bankayı batıran şey bankanın batacağı haberinin yayılmasıdır. Güven üzerine kurulu sektörlerde süreklilik sadece korkunun denetim altında olmasıyla oluşur. Rakibin korkması için, eski kılıç ustaları büyük zırhlar, korkunç yüz maskeleri giyer ve kılıcın keskin tarafını güneşte parlatarak rakibin gözlerine tutarlardı. Deli gibi kükrer ve vahşi görünüm sergilerlerdi.
Bu çoğu rakibin düşünmesine yol açan bir tekniktir. Ama bununla yasadışı işleri değil başarma azmini ve iradeyi aktarıyorum. Bir işi yapacak taşeronlardan biriyseniz ya da fason üreticilerden biriyseniz, rakibinizin önüne her şeyi yapabilecek bir tutumla çıkmalısınız. Fiyat inmekten çekinmeyecek, çok hızlı teslim edebilecek bir eminlikte olmalısınız. Bu eminlik ve korkusuzluk rakibin gerilimini arttıracaktır. Bunun gibi büyük rakibinizin ana merkezinin tam karşısına bir yer açmak, çılgın bir rekabet gücünün delilidir. Bazen daha çok can kaybını ve para kaybını engellemenin en kolay yolu kararlılığı göstermektir.
PSİKOLOJİK SALDIRI ÖĞELERİNE YENİLMEYİN
Bir de bakıyorsunuz ki rakibiniz düello sonrası için şimdiden kutlama yemeği hazırlatıyor. Ne kadar moral bozucu değil mi? Gazetelerin sayfalarında ünlülerin elinde rakip ürünler. Bunların tümü psikolojik saldırılardır. Mesela satıldığınız haberi ve olmadık kişilerin şirketinizi satın aldığı. Bazı müdürlerinizin şöyle, diğerlerinin böyle olduğu gibi. Yapılabilecek en kötü cevap türü, bu aralar bazı firmaların yaptığı gibi, yalanlamak için spam e-maillerle insanlara tekzip yollamaktır.
Bu insanların olaya iyice inanmalarına, bu bildirilerden sinir olmalarına ve artık ortalığın enformasyon kirliliğiyle dolmasına yol açar. Gerçek çözüm; olumlu bir imajla toplum önüne çıkmaktır. Öyle ki, diğer bilginin yayılımını kesen güçlü bir akış oluştursun.
Cengiz Han’ın Moğol ordusu savaşırken eğer hemen alamadıkları bir şehirle karşılaşırlarsa korku ve panik oluşturmak için, hastalıklı insan ve hayvan cesetlerini mancınıklarla şehre atarlardı. Böylece salgın hastalıklar başlar, biraz önce güvenli bir yer olan surlarla çevrili şehir cehenneme dönerdi. Bu bildiğimiz en eski psikolojik savaş taktiklerinden birisidir. Kaynak: http://en.wikipedia.org/wiki/Military_strategy
SAVAŞI RAKİBİN TOPRAKLARINA TAŞIYIN. ELBETTE SİVİLLERE ZARAR VERMEDEN
Düşman topraklarında savaşmak müthiş devantajlı bir seçenektir. Bir çok komutanın sonunu getiren bu olmuştur. Yerinde savaşan savaşçılar güçlü olur. Ancak siz bir şirketseniz bu sizin için alışılmadık imkanlar oluşturur. Rakibinin müşterilerine özel tanıtım yapmak, rakip otomobil firmalarının personeline çok ucuz araba satmak nasıl bir satış taktiğidir? Ya diyelim ki bir kozmetik firmasının en güçlü olduğu yerde sizin ürünüzü hediye ettirmek rakip firmaları nasıl zorlar? Bunların tümü aslında bir pazar savaşından çok, rakip orduyu yıpratma amaçlıdır. Bu tür savaş sivillere ve rakip orduya saldırılarak gerçekleştirilmez. Rakip ülkede tek şansınız yandaşlar bulmaktır. Bir firmanın yaklaşımı da bu olmaldır. Kar düşünülmemelidir.
SATRANÇ OYNAYIN
İran Şahı İsmail ve Yavuz Selim’in savaş öncesi satranç oynadıkları hep rivayet edilir. Satranç o zamanlar bir kaç kuralı farklı oynansa da temelde aynıydı. Satranç oynayan savaçılar – bu Uzakdoğu’da çok sevilen GO oyunu olarak da ele alınabilir – bölge ele geçirmeyi, feda etmeyi ve hırsa kapılmamayı öğrenir. Satranç, stratejinin en rahat izlendiği oyundur. Personelinizi oynamaya teşvik edin. Çay, kahve içilen odalar tasarlayın ve her gün yarım saat onlara içecekleriyle satranç odalarına gitme hakkı verin. Değişim inanılmaz olacaktır.
Kaynakça:
Roma Ordusunun Askeri Stratejisi
http://en.wikipedia.org/wiki/Strategy_of_the_Roman_military
Askeri Strateji
http://en.wikipedia.org/wiki/Military_strategy
Osmanlı Ordusu
http://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1_Ordusu
Napolyon
http://tr.wikipedia.org/wiki/Napolyon
Çanakkale Savaşı
http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87anakkale_Sava%C5%9F%C4%B1
Çaldıran Savaşı
http://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%87ald%C4%B1ran_Sava%C5%9F%C4%B1
Stalingrad Savaşı II. Dünya Savaşı
http://tr.wikipedia.org/wiki/Stalingrad_Sava%C5%9F%C4%B1
Sun Tzu
Savaş Sanatı | Art of War
http://tr.wikipedia.org/wiki/Sun_Tzu
http://tr.wikipedia.org/wiki/Sava%C5%9F_sanat%C4%B1
Miyamoto Musashi
Beş Çember Kitabı
Anahtar Kitaplar
ISBN: 975-7787-15-9
http://tr.wikipedia.org/wiki/Miyamoto_Musa%C5%9Fi
Tom Peters
Vay Canına Dedirtmek
Pegasus Yayınları
ISBN: 9944-326-31-3
Joe Hyams
Zen ve Savaş Sanatları
Yol Yayınları
ISBN: 975-756904-6
EPOSTA ABONELİĞİ İÇİN
Aşağıdaki formda e-posta adresinizi yazın, gelen e-postaya onay verin.E-posta aboneliği için e-posta adresinizi eklemeniz, aşağıdaki konuları anlayıp izin verdiğiniz anlamına gelir.
Lütfen okuyunuz. Temel olarak, siteden (Güneşin Tam İçinde) ve yazardan (Süleyman Sönmez) e-posta bülten almaya izin vermek anlamını taşır. Bu iznin temeli: okunacak yazılar, izlenecek videolar, dinlenecek podcastlar, fotoğraflar, tanıtılacak ürün, kitap, site, uygulama, yapay zeka, eğitim, gezi, teknoloji, anket gibi içerikler ve kampanyalar olabilir. Bültenin içeriğinde, bülten sponsorunun ürün ve hizmetine ait bilgi, link ve banner yer alabilir. Bülten e-posta sistemi substack isimli dünyaca çok bilinen, güvenilir e-posta sistemi tarafından gönderilir. E-postalar yeni bir e-posta dağıtım sistemine geçmek dışında üçüncü şahıs ve şirketlerle paylaşılmaz. İşleyiş gereği yurtiçi ve yurtdışındaki server sistemlerinden hizmet verilebilir. Spam gönderilmez. İstediğiniz noktada, tek adımla her e-postanın en altındaki "Unsubscribe" seçilerek üyelikten çıkılır ve siz tekrar e-posta abonelik formuyla veya bülten sayfasında üye olana dek yeni e-posta almazsınız. İlginiz için teşekkür ederiz.
Ellerine, beynine sağlık hocam.
Belki de okuduğum en etkili yazıdı bu.
Tekrar tekrar tebrik ederim.
Saygılarımla…
Kadir elimden geldiğince anlatmaya çalıştığım bu konu aslında stratejiye giriş niteliğinde. Bundan ötesi daha profesyonel önerilere giriyor.
Bence bir şirket sahibi olmaya gerek yok. Herkes hayatında başarı kazanmak istiyor. Strateji bu çalışma adımlarının daha iyi atılması için planlamayı ve uygulamayı öğretiyor.
Ben de teşekkür ederim. Senin beğendiğin bir yazı yazmak hiç kolay değil çünkü 🙂
Bir satranç tutkunu olarak yazıyı çok beğendim. Özellikle bilinen stratejilerin iş dünyasında örneklenmesi harika olmuş.
Tebrik ederim…
Sevgili Süleyman;
Çok güzel bir yazı hazırlamışsın bizlere. Aynen senin dediğin gibi şirket sahibi olmaya gerek yok bu yazdıklarını öğrenmek ve uygulamak için. Hayata karşı durabilmek için de kullanabiliriz. Emeğine yüreğine sağlık.
Sevgi ile kal…
Ben İşletme yüksek lisansı yapan biriyim. Vize dönemi yaklaşıyor, bir kafede oturdum ders çalışıyordum; derken yazınıza rastladım. Bu kadar uzun olduğunu düşünmeyerek okumay koyuldum, farknda değilim oldukça zaman harcamışım. Memnuniyetle okudum, çok mutlu oldum. Yazınızdan ziyadesiyle faydalandım. Düşünmüş, enerji harcamış, yazmışsınız. Çok ince ve takdire şayan bir hareket. Çok teşekkür ederim. Emin olun bundan sonra sitenizi takip edeceğim. Saygı ve muhabbetle
Harika bir yazı. Her satırında ayrı emek var. Stratejik düşünme, oyun teorisi ile ilgili güncel kitap önerileriniz var mı hocam