Özellikle Gençlerde Görülen İnsüline Tam Bağımlılık Durumu: Tip 1 Diyabet
Diyabet hastalığı sınıflandırılırken yaş, tedavi tipi ve insüline bağımlı olma durumuna göre sınıflandırılır. Tip 1 diyabet türü diğer türlerin aksine insülin hormonunun tamamının ya da tamamına yakınının olmaması durumudur.
İnsülin Hormonu: İnsülin hormonu kandaki şekeri kandan ayırarak hücre içerisine almayı sağlar. Bu sayede kandaki glikoz miktarı azalır ve kan glikoz düzeyi dengelenir.
Tip 1 diyabette etken ister genetik isterse immünolojik olsun insülin salgılayan beta hücrelerinin harabiyeti sonucu karaciğerden kontrolsüz şeker salgılanmasına ve açlık şekerinin yükselmesine neden olmaktadır. Ayrıca yemeklerden sonra da kana geçen glikoz nedeniyle hiperglisemi gelişebilir. Tedavilerinde mutlaka insülin kullanılır.
İnsülinin azalması metabolizmada değişikliklere yol açar ve ciddi komplikasyonlara sebebiyet verebilir ve geri döndürülemeyen organ hasarlarına hatta erken ölümlere neden olabilir.
Diyabet türü olan tip 1 diyabet nasıl bir hastalık diye bakacak olursak, pankreas hücrelerinden olan beta hücrelerinin herhangi bir nedenle insülin hormonu salgılayamaması olarak ifade edilebilir. Genellikle çocuk yaşlarda görülmeye başlayan bu diyabet türünün tek tedavisi acilen başlanması gereken insülin hormonu takviyesidir.
Tip 1 Diyabet Belirtileri ve Bulguları Nelerdir ?
Tip 1 diyabet özellikle erken yaşlarda (12-14) yaş görülür. Pankreas içerisindeki beta hücreleri kendi insülinine karşı antikor oluşturur ve hücreleri öldürmeye başlar. Bu oluşan antikorlar sonucunda insülin salgısı giderek azalır. Görev yapan %10-15 civarı hücre kalana kadar diyabet belirtileri görülmeyebilir. Görülen belirtiler ise şu şekilde sıralanabilir;
- Aşırı susama ve fazla su içimine bağlı olarak idrar miktarında artış.
- Keton cisimlerinin idrarda görülmesi. Bu nedenle ağızda asetona benzer bir koku yayılabilir.
- Tip 1 diyabet hastalarında iştah artışı görülmesine rağmen kilo kayıpları yaşanabilir.
- Açlık kan şekerinde glikoz seviyesinin yükselmesi.
- İdrar içerisinde normalde görülmemesi gereken glikoz ve keton cisimleri.
Tip 1 diyabet genellikle ilk başlarda belirti göstermez ve kişi durumu bilmediği için idrar testlerinde glikoza ve ketonlara bakılmadığı zaman tanı konulmaz. Ancak bu durum diyabetik ketoasidoz denilen bir komplikasyon ile beraber kendisini gösterir.
Ketoasidoz: İnsülin azlığında glikoz hücre içerisine giriş yapamaz ve periferik dokularda glikoz kullanımı azalır. Buna bağlı olarak glikoz karaciğerde depolanamaz ve metabolizması aksar. Vücudun en temel enerji kaynağı olan glikoz enerji verici kullanılamaz onun yerine yağ asitleri ve keton cisimleri enerji vermeye başlar.
Diyabetik ketoasidozda keton cisimleri yaklaşık 300 katına çıkar. Bu artış diyabetik ketoasidozun primer sebebidir. İnsülin geri yerine konmaz ise hasta komaya girer. Tedavide ilk amaç su kaybını, hiperglisemiyi ve elektrolit kaybını düzeltmektir. Hastalara genellikle diyabetik ketoasidoz sonucunda tip 1 diyabet teşhisi konulur.
Tip 1 Diyabet Tedavisi Nasıldır ?
Tip 1 diyabet hastalığında insülin metabolizmasının tekrar eski haline dönmesi pek de mümkün değildir. Tedavide öncelikli amaç insülin hormonu yetersizliğini ortadan kaldırmak ve kişinin belirtileri göstermesini engellemektir.
İnsülin takviyesi dışında hastaya yaşam tarzı ve beslenme tarzında değişiklikler yapılması için eğitim alanında uzman doktorlar tarafından verilmelidir.
Tip bir diyabet her yaştan her cinsiyeti etkileyebilir ancak 20 yaş altında ve aile öyküsünde tip 1 diyabet tanısı olan kişilerin hastalığa yakalanma oranı diğer insanlara göre daha fazladır.
Tip 1 Diyabetin Vücuda Etkileri Nelerdir ?
Tip 1 diyabet insülin eksikliği sonucunda metabolizmayı etkilediği için bütün vücut hücrelerinde etkisi görülmekle beraber en çok görülen komplikasyonlar şunlardır;
Kardiyovasküler hastalıklar: Diyabet yüksek tansiyon ve pıhtılaşma bozukluklarına yol açabildiği gibi başka dolaşım sistemi problemlerine de neden olabilir. Bunlar göğüs ağrısı, kalp krizi, felç ya da kalp yetmezliğidir.
Cilt Problemleri: Diyabetli kişilerin deriye yerleşen bakteriyel veya fungal enfeksiyonlara yakalanma olasılığı daha yüksektir. Diyabet ayrıca deride kabarcıklara veya kızarıklıklara neden olabilir.
Ağız İçi Problemler: Tükürük eksikliği, diş üzerinde fazla plak ve kötü ağız kokusu oluşabilir.
Gebelik Problemleri: Tip 1 diyabetli kadınların erken doğum, doğum kusurları, ölü doğum ve gebelik zehirlenmesi riski daha yüksektir.
Gözde Retinopati: Tansiyon ve trigliserit düzeylerinin kontrol edilmediği durumlarda özellikle geç yaşlarda %80 oranında görülür.
Böbrek Hasarları: Tip 1 diyabetli kişilerin yaklaşık %20 ile %30’u nefropati (bir çeşit böbrek hasarı) adı verilen bir durum alır. Hasarların oluşma riski zaman içinde artar. Diyabetin başlamasından 15 ila 25 yıl sonra ortaya çıkması oldukça muhtemeldir. Böbrek yetmezliği ve kalp hastalığı gibi diğer ciddi sorunlara yol açabilir.
Diyabeti olan özellikle geç yaştaki kişilerin bu komplikasyonlara yakalanmamak için çocuk endokrinolojisi doktorları tarafından düzenli olarak kontrol edilmeleri gerekmektedir.