Bir mekanizmanın ürettiği sonucun, diğerinin girdi değerini oluşturması bir sistem tasarımının başlangıcıdır. Bir organizma ise bu mekanik düzenin en üst düzeyde başarılı olduğu yapı olarak düşünülür. Bir makine içinde çalışan dişlilerin, yayların, tetikleyicilerin, yönlendiricilerin, algılayıcıların, elektronik değil de, mekanik olduğunu düşünün.
Bu çapta bir mekanik etki – tepki sistemini incelemek, Sibernetik adlı bilimin alt başlığı olsa da, manyetizma, yerçekimi, basınç, hız, ivme, makaralar, yay sistemiyle uzman olmak bambaşka bir şey.
Tamam, tamam sözü dolaştırmadan videoyu izleteyim size. İzleyin ve şaşırın. Bu insanlar nasıl böyle çılgın olabiliyor ve bizden neden böyle tipler pek çıkmıyor?
Videoyu Sağ alttaki Tam Ekran düğmesine basarak izlerseniz detaylar daha iyi görünüyor.
http://www.baynhamtyers.com/contraption1_edited.html
Önemli not: Bu videoyu blogunda yayınlamaktansa hediye edip nezaket gösteren wanadoo için geliyor teşekkürler 😉
Videoyu üreten site:http://www.baynhamtyers.com/
Bu adamlar nedir kimdir derseniz? Cambridge Üniversitesi’nden mühendisler desem 🙂
Sitelerinden orijinal cevap:
“Ben Tyers and Tom Baynham are both scholars of Cambridge University and have Master of Engineering Degrees specialising in Manufacturing Engineering.
The Baynham & Tyers skill base is wide, encompassing all engineering disciplines, product design, financial management, strategy management and business development. We offer fast and sophisticated solutions and an opportunity to tap into the network of knowledge of both the University of Cambridge and the Institute for Manufacturing. We are versed in the latest techniques in analysing your problem and creating and implementing solutions.”
EPOSTA ABONELİĞİ İÇİN
Aşağıdaki formda e-posta adresinizi yazın, gelen e-postaya onay verin.E-posta aboneliği için e-posta adresinizi eklemeniz, aşağıdaki konuları anlayıp izin verdiğiniz anlamına gelir.
Lütfen okuyunuz. Temel olarak, siteden (Güneşin Tam İçinde) ve yazardan (Süleyman Sönmez) e-posta bülten almaya izin vermek anlamını taşır. Bu iznin temeli: okunacak yazılar, izlenecek videolar, dinlenecek podcastlar, fotoğraflar, tanıtılacak ürün, kitap, site, uygulama, yapay zeka, eğitim, gezi, teknoloji, anket gibi içerikler ve kampanyalar olabilir. Bültenin içeriğinde, bülten sponsorunun ürün ve hizmetine ait bilgi, link ve banner yer alabilir. Bülten e-posta sistemi substack isimli dünyaca çok bilinen, güvenilir e-posta sistemi tarafından gönderilir. E-postalar yeni bir e-posta dağıtım sistemine geçmek dışında üçüncü şahıs ve şirketlerle paylaşılmaz. İşleyiş gereği yurtiçi ve yurtdışındaki server sistemlerinden hizmet verilebilir. Spam gönderilmez. İstediğiniz noktada, tek adımla her e-postanın en altındaki "Unsubscribe" seçilerek üyelikten çıkılır ve siz tekrar e-posta abonelik formuyla veya bülten sayfasında üye olana dek yeni e-posta almazsınız. İlginiz için teşekkür ederiz.
Her zaman diyorum dünyada bi’ tane akıllı adam yok diye.
Hahaha!
Merhaba,
Harika bir video, paylaşımınız için teşekkür ederim.
Çok genç yaşlarımda izlediğim bir filmi anısadım.
Filmde engelli bir yaşlı bey’in evinde kendine tavada yumurta yapmak için tasarladığı bir mekanik düzenleme vardı.
Evin her tarafı iplerle çevrili her ipin ayrı bir görevi vardı, ben sadece tavada yumurtayı anımsayabiliyorum. Sanırım canım çekmiş olmalı! 🙂
Birde filmin adını anımsayabilsem.
Kanuni Sultan Süleyman düğünlerde yetenekli kişilerin gösteri yapmasını çok severmiş.
Yine bir gün, bir düğünde İstanbul’a Osmanlı ülkesindeki bütün canbazlar, madrabazlar, ateş üfleyenler vesaire vesaire hepsi doluşmuşlar.
Kanuni gösterileri zevk ile izlemiş. Birinciye de ihsanlarda bulunacakmış.
Bir adam varmış, dikiş iğnesini 5 metre uzağa koyuyor, dikiş ipini 5 metre uzaktan atıp iğnenin deliğinden geçiriyormuş.
Kanuni bunu görünce hayretler içerisinde kalmış:
-Tesadüfen attı. Böyle bir şey mümkün değil, demiş.
Adam gösterisini bir daha yapmış. Dikiş ipliği yeniden 5 metre uzaktaki iğneni deliğine girmiş.
Kanuni şaşkınlık içerisinde:
-Bir daha yap bakalım, demiş.
Üçüncü denemeyi ayakta seyreden Kanuni, katıla katıla gülmüş ve şu meşhur emrini vermiş:
-Bu adama 100 altın verin, 100 de sopa atın.