Bir kaç gündür eğitim alıyorum. İlkyardım kursuna katılıyorum. Şimdiye dek hep uzak kalmıştım. Açıkçası kanamalar, suni teneffüs bana ürkütücü geliyordu. Özellikle insan hayatı sözkonusu olduğunda.

Bilinçli müdahele şu demek: Trafikte kaza yapmış bir adam. O adamı arabadan çıkarmalı mısınız, hiç kıpırdatmadan beklemeli misiniz? Ne kadar kan kaybı görüyorsanız iş işten geçmek üzeredir? İnsanda kaç litre kan var? Bir çocuk boğuluyorsa ne yapılır? İlkyardımın Önemi

Ancak öğrendiğim ilk şey bizim doktor olmadığımız. Aynı zamanda süperkahraman olmadığımız. Her vatandaş bu eğitimi tamamladığında ilkyardım için bilinçli müdahele edebiliyor. Bilinçli müdahele şu demek: Trafikte kaza yapmış bir adam. O adamı arabadan çıkarmalı mısınız, hiç kıpırdatmadan beklemeli misiniz? Ne kadar kan kaybı görüyorsanız iş işten geçmek üzeredir? İnsanda kaç litre kan var? Bir çocuk boğuluyorsa ne yapılır? Suda boğulma halinde su kusturulur mu yoksa bu çok tehlikeli midir? Hastayı rahat nefes alması için nasıl yatırmalısınız? 112 ‘yi acil çağrılar için biliyor musunuz? Vücudun kan dolaşım sistemi nasıldır? Nerelere turnike yapılır, turnikenin tehlikeleri nelerdir?……

Şaşılacak şey toplum olarak o kadar hatalı bilgilerle dolmuşuz ki, doktor eğitimcilere defalarca sormak zorunda kaldım. “Yok ya gerçekten öyle mi?” diyerek. Gördüğüm şu ki, bir hafta gibi bir süre çalışarak bile, en azından genel olarak ne yapılır, ne yapılmaz nasıl yardım çağrılır vb. öğrenebilirsiniz.

Önemli noktalar,

İlkyardımda ilaç verilmez, öncelik zaten ölmekte olan veya ölmek üzere olan kişilere son çare olarak yardım etmektedir. Yaralıların tüm tedavilerine kalkışmak değil. Ambulans ya da yardım gelene dek kişiyi en iyi konumda korumaktır. Gelince de ukallaık yapmadan hemen yardımcı konumuna çekilmektir. Sizin için en önemli nokta hastanın nefes alıp, kalbinin atması ve kan kaybının durdurulması gibi acil durumlardır. Çünkü beyin ölümü sadece 10 dakikada gerçekleşir.

1staid.jpg

Daha fazla detayı burada yazmıyorum. Lütfen siz de kalkıp internet sitelerinden öğrenmeye çalışmayın. Bir çok şeyi cansız mankenlerde denedikten sonra suni teneffüsü ve kalp masajını anladık. Tekrar ediyorum, lütfen ciddi düşünüyorsanız bir ilkyardım kursuna katılın.  Mesela gördüklerimden anladığımla kalp masajını yaptığımda hastanın kaburgasının kırılacağını ancak cansız mankende deneyerek öğrenip düzelttim. (Korkmayın artık öğrendim diyorum 🙂

Son olarak düşünün ki, binlerce insan, ilkyardım bilgisizliğimiz yüzünden yollarda ölüyor. Her bir insana harcanan emek ne derece büyük. Ne derece büyük. Sevdikleriniz hatta kendiniz için bile böyle bir eğitim almaya değmez mi? Üstelik deprem ve afetlerle eskisine göre daha çok karşılaştığımızı düşünürsek.

Anekdot: İlkyardım eğitimi almayan bir insan ne kadar zarar verebilir? Lütfen LOST dizisi 1. sezon, 1. bölümde doktor Jack ilkyardım yapmaya çalışırken ayağına dolananları izleyin. Ve “Kalem bul getir” diye kandırarak kurtulmak zorunda kalışına 🙂

Yasal bilgilendirme: “Tüm kurum ve kuruluşlar 18 Mart 2006 tarihine kadar ilkyardım eğitimlerine başlamalıdırlar.”  bayağı zaman olmuş değil mi ?

Grafiğin alındığı site: http://www.epilepsy-navigator.com/id24.html

Resmi Gazete 18 Mart 2006 sayılı — İlk Yardım Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik
http://rega.basbakanlik.gov.tr/eskiler/2004/03/20040318.htm#19

Not: Meraklılar için üstteki resim içinde geçen İngilizce önerilerin anlamları:
Nothing in mouth: Ağıza birşeyler sokmayın / Ağızda bir şeyler olmadığına dikkat edin.
Loosen tight neckwear: Sıkan gömlek yakası gibi giysileri gevşetin
Look for I.D: Kimliğini bularak ismini kim olduğunu tespit edin.
Turn on side: Yan döndürün
Başın altına yastık destek koyun (Dikkat boyun yaralanmalarında veya başka hatalıklarda bu önerilmeyebilir)
…offer help: Yardım önerin. (Bu önemli bir konu bazen hasta kırıkları olduğunu söylemek üzereyken onu dinlemeden paldır küldür taşıyarak daha fazla zarar verilebilir. İlk önce bilincin yerinde olup olmadığını ve durumu sormak gerekir. Ayrıca hemen 112 aranmalıdır.)



EPOSTA ABONELİĞİ İÇİN

Aşağıdaki formda e-posta adresinizi yazın, gelen e-postaya onay verin.


https://suleymansonmez.substack.com/
E-posta aboneliği için e-posta adresinizi eklemeniz, aşağıdaki konuları anlayıp izin verdiğiniz anlamına gelir.
Lütfen okuyunuz. Temel olarak, siteden (Güneşin Tam İçinde) ve yazardan (Süleyman Sönmez) e-posta bülten almaya izin vermek anlamını taşır. Bu iznin temeli: okunacak yazılar, izlenecek videolar, dinlenecek podcastlar, fotoğraflar, tanıtılacak ürün, kitap, site, uygulama, yapay zeka, eğitim, gezi, teknoloji, anket gibi içerikler ve kampanyalar olabilir. Bültenin içeriğinde, bülten sponsorunun ürün ve hizmetine ait bilgi, link ve banner yer alabilir. Bülten e-posta sistemi substack isimli dünyaca çok bilinen, güvenilir e-posta sistemi tarafından gönderilir. E-postalar yeni bir e-posta dağıtım sistemine geçmek dışında üçüncü şahıs ve şirketlerle paylaşılmaz. İşleyiş gereği yurtiçi ve yurtdışındaki server sistemlerinden hizmet verilebilir. Spam gönderilmez. İstediğiniz noktada, tek adımla her e-postanın en altındaki "Unsubscribe" seçilerek üyelikten çıkılır ve siz tekrar e-posta abonelik formuyla veya bülten sayfasında üye olana dek yeni e-posta almazsınız. İlginiz için teşekkür ederiz.


6 YORUMLAR

  1. Bu sayfa çok güzel hazırlanmış ama bir sorun var. Bana göre ya ben İngilizce’den fazla çakmam. Bu nedenle buradaki İngilizce kelimelere gıcıkkkkkkkkk oldum.
    Lütfen benim yorumumu dikkate alın. Benim gibi öğrencilerde böyle zorlanıyordur :(:(:(

  2. Eda Hanım, sitede itinayla yaptığım birkaç şeyden biri Türkçe’yi düzgün ve zengin kullanmak, ikincisi özgün, kaliteli içerik oluşturmak üçüncüsü dünyada çoktan bilinen konuları yaptığım çeviri ve haberlerle sunmak.

    Dikkat ederseniz tüm yazılarda kullandığım her İngilizce paragraf ve kelimeyi hem Türkçe hem İngilizce veriyorum.

    Gelelim meselenin diğer kesimine hiç yurtdışına çıktınız mı? Hangi ülkeye giderseniz gidin kendinizi dil bilmediğiniz için huzursuz ve güvensiz hissedeceksiniz. Günümüz koşullarında dünyanın her yanındaki tüm bilimsel sosyal sanatsal paylaşımlar İngilizce yaşanıyor. Yine de İngilizce öğrenelim ama hayranı olmayalım diyorum.

    Not : Baktım da bu yazıda İngilizce kelime yok görsel sembolleri mi kasdediyorsunuz ?

    Lütfen şu yazımı okuyun ve dilimizin üstünlüklerini inceleyin.
    http://www.gunesintamicinde.com/sanskritce-dillerin-anasi-ve-turkce-anadilim/

  3. Çok ama çok çok önemli bir konu…

    Hatta en önemli konu budur diyebilirim.

    Her şey hayatı kolaylaştırmak, güzelleştirmek için değil mi?

    Peki insanlar bu kadar kolay şekilde ölecekse ve yaşam bu kadar kolay elimizden uçup gidecekse diğer şeylerin ne kadar önemi olabilir?

    Önce hayatta kalabilmek gerekiyor ki diğer şeyleri öğrenip uygulayalım.

    Önce insan hayatı…

    Ve bu nedenle de hepimizin doktor olmasına gerek yok, sizin gibi duyarlı olup kesinlikle bir ilkyardım kursuna gitmeliyiz…

    Hepimiz toplum içinde farklı yerlere sahibiz, yaptıklarımızla gurur duymaya, sevilen beğenilen iyi biri olmaya çalışırız.
    Bu ilişkiler ağını sağlamlaştırmak için kültürel faliyetlerde bulunur, gerek kendi başımıza gerekse çeşitli gruplar aracılığıyla müzik aletleri çalmasından tiyatro/dramaya, yamaç paraşütü kullanmasından yabancı dil eğitimine kadar bir sürü şey öğrenmeye çalışırız…

    Lütfen dikkat edin! Tüm bunları kendimiz için yaparız ve nedenleri her ne kadar kişisel beceriler geliştirmek gibi olsa da aslında birçoğunu sosyal ilişkilerde kullanmak için kullanırız.

    Peki bir insanı kurtarmak mı daha önemli yoksa turist arkadaşımıza İngilizce fıkra anlatabilmek mi? Yaralı bir çocuğu ambulans gelene kadar hayatta tutmayı başarmak mı daha önemli yoksa sualtı fotoğrafı çekebilmek için dalmayı bilmek mi?

    Bu örnekleri binlerce kez binlerce çoğaltabiliriz… Tabii ki hepsinin yeri ayrı ve önemli ama hiçbir şey bir insan hayatını kurtarmak kadar önemli olamaz…

    Çok kötü bir örnek olacak ama bunu yazmak zorundayım: Kendinizi kaza yapmış bir araçta çok zor durumda ölüm kalım savaşı verirken çaresizce etrafınızdan yardım beklerken düşünün…

    Bir tarafta o zaman belki de ilk kez hayatın güzel olduğunu, ölmek istemediğinizi düşünerek aklınızdan geçirdiğiniz sevdikleriniz, bir tarafta sağınızda solunuzda koşuşturup hiçbir şey yapmadan telaş içinde çaresizce çırpınan insanlar… Birinin size elini uzatıp hayatta kalmanızı sağlayacak hareketi yapması o anda ne kadar önemli olur artık burasını siz düşünün…

    Bu işi devletin insanlara duyurması ve şirketlerin çalışanlarına sosyal sorumluluk çerçevesi içinde vermeye çalışması çok küçük çabalar olarak kalacak ve bu kadar önemli bir konunun tam anlamıyla herkese yayılması hiçbir zaman sağlanamayacaktır.

    Bence bütün okullarda sınıflara göre belli seviyelerde ilkyardım dersi verilerek, liseyi bitiren birinin bu konuda öğrenmesi gereken her şeyi öğrenmesi sağlanmalı…

    Öğrencilere “Üç tarafı denizlerle çevrili, kendi kendine yeten, cennetten bir köşe…” olarak öğretiliyor ama…

    Aslında “Üç tarafı sularla çevrili” olmasına rağmen denizleri ve suyu kullanamaması,
    “Kendi kendine yeter” denilen ülkenin buğday ve hayvan ithal eder duruma gelmesi belki de o kadar önemli değildir ama şu “Cennetten bir köşe” lafı var ya, işte onun hiç bozulmaması için çok çalışmalıyız… Buna da resmi eğitim kurumlarında “İlk yardım” eğitiminin zorunlu olmasıyla başlayabiliriz.

  4. Selam ben Tarsus’tan Yonca. site güzel aradığımı buldum.
    Yenilerini eklemek dileğiyle
    Hoşçakalın buradan kankam Derya’ya selammmmmmmmmm.

  5. İlkyardım… Gerçekten güzel bir konuya değinmişsiniz. 2007 yılında almış olduğunuz eğitim, 2005 yılında ERC tarafından güncellenenmiştir. 30 kalp masajı 2 sunni solunum…

    Birde 112’nin önemi üzerine bir şeyler yazayım;

    Yurdum insanı trafik kazası olunca ambulans geç kaldı , ambulans şöyle oldu ambulans böyle oldu der. İşin ilginç yanı kaza yerinde kimse 112’yi aramayı akıl etmez. Akıllarına geldğinde 112 arandığında bu sefer ambulans geç geldi der.

    İşin medyatik tarafı var… Ambulanstan bir hastanın düşürülmesi haberleri gündemi işgal ederken , 112’nin yılda 1.000.000 (Bir Milyon ) hasta taşıdığını , hayat kurtardığını kimse görmez dile getirmez… Yazık…

    İlkyardımcılara düşen görev profesyonel ekip olay yerine gelene kadar yaşamsal organların korunmasına yardımcı olmaktır. İlkyardımcının görevi ekip olay yerine geldiğine sona erer. Ambulans personeline karışmaya hakkı ve yetkisi de yoktur.

    Ayrıca ; İşin yasal boyutu vardır… İlkyardım eğitimi almış “İlkyardımcılar” eğer müdahale etmezler ise yeni Türk ceza kanununa göre suçludurlar.

    Ne dertliymişim 🙂

    Bu tip bir yazı eklediğiniz için teşekkürler.

  6. Factor2, evet kalp zaten kan yoluyla belli oranda oksijeni taşıyor. Anladığım kadarıyla ilkyardım eğitimlerinde artık kalp masajı suni teneffüs kadar öne gelmeye başladı. Yani bizim doktorumuz kan içinde zaten bulunan oksijenin azalsa bile hastaya yetebileceğini anlatmıştı. Kalbin atması en önemli konu.

    112 ise şöyle, cep telefonlarımızda acil tuşu var çoğunlukla bunu hatırlamalı. Bir de herkes cep telefonuna hemen “ACİL” diye en yakın kimi varsa onu eklemeli.

    Bir ilkyardım ekibi veya sağlık ekibi hastanın üzerinden çıkan telefonda ACİL ismiyle kayıt edilen kişiye bilgi verebilmeli.

    İlkyardım bilgisi sadece kazalarda değil evde bir yemek yerken boğulan kişiye yardım ederken de gereklidir.

    Mutlaka her vatandaşımız profesyonel kişilerden eğitim almalıdır.

SİZİN DÜŞÜNCENİZ NEDİR?

Yorumunuzu yazınız
İsminizi Yazınız