Diatomları yıllar önce Bilim Teknik Dergisi’nde gördüğümde – hiç alışkanlıkları olmadığı halde – Tübitak’ın şaka yaptığını düşündüm. Ama gerçekti. Mikro boyutlarda cam görünümlü mücevherimsi canlılar. Her biri birbirinden farklı yaklaşık 16.000 çeşit alg türü. Parmaklarımı onlara dokunmak ister gibi hayranlıkla sayfada gezdirdiğimi ve elimde dergi bulduğum herkese tek tek gösterdiğimi hatırlarım.
“Güzelliğin resmini çizebilir misin Abidin?” Pardon, “Süleyman” deseler, sanırım diatomlarla başlamak isterdim. 🙂 Bu tek hücreli varlıklar okyanuslarda, su da yaşarlar. Önceleri biyolojik olarak hayvan olarak nitelendirilmişler. Ancak fotosentez yapımında kullanılan kloraplast içeren hücrelere sahip oldukları anlaşıldığında bitki türü olduklarına karar verilmiş. Sonra alglerin mikroskobik bir alt türü oldukları iyice netleşmiş.
Biçimleri ve bu güzelliklerinin yanısıra bilmediğimiz öyle etkileri var ki. İnsan “Nasıl oldu da daha önce duymadım?” demek istiyor. Neden biyoloji öğretmenim bahsetmedi, bu kadar site anlatmadı demek istiyor.
Mesela dünya oksijeninin büyük bölümünden sorumlular. Eminim siz de benim gibi Amazon ormanlarının dünyanın akciğeri olduğunu düşünüyordunuz. Oysa okyanuslarda yaşayan trilyonlarca trilyon diatom bunu gerçekleştiriyor.
Her birinin geometrik düzeni kusursuz bir matematiksel prensibin somutlaşmış hali gibi ve eşsizler. Bu kabuksu yapı silika (slikon dioksit) adında camımsı bir malzemeden biyolojik olarak oluşturuluyor. Genelde volkanik bölgelerde çok bulunan erimiş silisyumdan yapıyorlar bu değişimi.
Petrolün temelinde de diatomlar var. İçerdikleri zerre küçüklüğündeki yağ, trilyonlarcası ölüp çöktüğünde deniz diplerinde petrol yataklarını oluşturuyor. Besin zincirinde de çok önemli yerleri var. Fok, balina ve ayı balığının ana besinlerini milyarlarca diotem oluşturuyor.
Ayrıca deniz suyu kirlilik oranlarını tespit için de kullanılıyorlar. Çünkü diatomların farklı çeşitleri, farklı özellikteki su içinde çoğalabiliyor. Alınan suda yaşayan bir diatom türü suyun temizlik derecesini ortaya koyabiliyor.
Diatomları biçimsel olarak iki ana grupta sınıflandırıyorlar. The Centrales(Biddulphiales), bir referans merkez çevresinde açısal bir simetri içeriyorlar. Genelde tekerlek şeklinde olan bu birinci grup deniz ve okyanusların yüzeyinde ve gün ışığının ulaştığı derinliklere kadar yaşıyorlar. İkinci grupsa Pennales (Bacillariales) bir çubuk gibi uzamasına karşın ortadan üstü ve altı birbirine göre çift yönlü simetrik. Bunlar da akarsu, bataklık ve kirli su birikintilerinde çoğalıyorlar.
Çoğalmaları genelde eşeysiz. Yani biri dış kabuğu oluşturan halkaları ayırıp ikiye bölünüyor ve yarım kabuklar tamamlanıp daha küçük bir diatom çıkıyor. Bu tekrar tekrar bölünme daha küçük bir parça oluşması imkansızlaşana dek sürüyor. Ancak ilginçtir ki eşeyli üreme sistemleri de var. Yeni dişisi ve erkeği var. Böylece sürekli bölünerek çoğalmanın bir yerde daha küçük daha küçük diatomlar oluşturmasının önüne geçiliyor. Eşeyli doğan birey tam büyüklükte oluyor.
Silisyumdioksit bileşimli kabukları, diyatomeler öldükten sonra deniz (ya da göl ) tabanına çökelir ve kalın katmanlar oluşturacak kadar birikebilir. Bu da, belli bir tortul sürecin ardından, diyatomit adı verilen, kumtaşı ya da kiltaşı gibi bir tür tortul kaya oluşmasını sağlar. Görünüşüyle tebeşiri andıran diyatomit, ateşe dayanıklılığı ve hafifliği sayesinde eskiden beri tıpkı bir tuğla gibi kullanılagelmiş.
Örneğin, hepimizin bildiği, MS 532’de Roma imparatoru I. Jüstinyen zamanında İstanbul’da kilise olarak inşa edilen Ayasofya’nın (St. Sophia ) yaklaşık 32.5 metre çapındaki kubbesi diyatomit tuğlasından örülmüştü. Bugün hala Toskana, Şili ve İsveç’te, bazı dini geleneklere göre zaman zaman una karıştırılan diyatomit, 17. yüzyılda Avrupa’yı kasıp kavuran otuzyıl savaşları sırasında da unla karıştırılarak ekmek yapmada bile kullanılmıştı.
Diyatomitin endüstrideki kullanımıysa, ilk kez 1876’da, ham şeker kamışının filtrelenmesinde kullanılan, kağıt hamuru, sıkıştırılmış pamuk ve asbest-sellüloz hamurunun yerini almasıyla başlamıştı. On yıl sonra Alfred Nobel de bu malzemeyi, sıvı nitrogliserin için emici madde olarak kullanmıştı. Diyatomit, ısıyı, sesi ve elektriği az iletmesi, kimyasal maddelere karşı dayanıklılığı sayesinde, günümüzde de önemli bir endüstriyel hammadde olarak değerlendiriliyor. Sağlamlığı ve erime noktasının yüksek ve renginin açık olmasıyla da tanınan diyatomit, metalurjiden besin, ilaç ve petrol sanayiine, seramik ve cam yapımından kozmetiğe değin pek çok alanda kullanılıyor.
Kaynak: Bilim ve Teknik Sayı: 378 Yazar: Murat Dirican
Bazı bilimadamlarına göre geleceğin teknolojisinde de yapı taşı olacaklar. Scripps Institution of Oceanography’den Profesör Mark Hildebrand, şu ana dek bir deney tüpünde diatom gibi çalışan bir mekanik sistem oluşturamadığımıza, yakın zamanda da oluşturacak gibi görünmediğimize değinerek, nanoteknoloji için yapılar kurmak üzere çılgınca makineler icat etmek, litografik yöntemlerle küçük cihazlar yapmaya çalışmak yerine, diatomlara istenilen ilacın, sanayi ürününün ve kimyasal malzeme ürettirmenin bir yolunu aramanın daha akıllıca olduğunu söylüyor. Çünkü belki milyonlarca yıldır dünyayla uyum içinde yaşayan güçlü organizma bunlar. Bu yolda diğerlerini en iyi temsil eden bir diatom seçilmiş, Thalassiosira pseudonana – ismin teleffuzunu boşverin 🙂 – gen haritası çıkarılarak yayınlanmış. Elbette amaç diyelim ki kabuğu oluşturan silikonu hücre içine çeken proteinleri ve onları kodlayan genleri çözmek. O zaman hepsinde ortak olan ve farklı olan bir amaca özelleşmiş genler ortaya çıkacak. Üretmek istenen neyse onu yapan DNA’lar oluşturulacak.
Bunun devamında diğer bir çok mikrocanlı gibi, çok büyük süratle çoğalan diatomları sadece besleyecek bir su içinde tutmak yeterli olacak. Gerisini çoğalarak aynı işe yönelmiş bir ordu olarak onlar yapacak. Nanoteknolojide “self assembly” denilen kendisini inşa eden mikrorobot sistemlerin en mükemmel örnekleri zaten yaşıyor. Tabii bu sizi de ürkütüyordur. Kontrolden çıkan tek bir çift diatom bile tüm dünya okyanusunu “Noorkia”nın yeni cep telefonu için üretilecek kılıfı,n yırtılmayan harika kumaşını sürekli üreterek doldurabilir. Yani basit şeyler üretmek için milyonlarca tür diatom üretilirse artık patentler diatom DNA’sı için olur. Düşünün “Diatom 912039485485” elmas üretici “Diatom 8373644565354” ilaç üretici …
Bilimkurguyu bir yana bırakırsak evrende akıl almaz bir yaşamsal çeşitlilik olduğunu ve bunun her ölçekte müthiş bir güzellikle geldiğini görürüz. En hoş olanı da şudur: Bizler bu güzelliğin kendisine hitap ettiği, bu güzellikle uyumlu beğeni alıcılarına sahip bir canlı türüyüz. Bu da ayrı bir güzelik değil mi?
Diyatome Kolleksiyonculuğu; Diyatomeleri, 1702’de ilkel mikroskopinin öncüsü sayılan Anton van Leeuwenhoek keşfetmiş ve onların fotosentez yapan tek hücreli bir bitki olduğu sonucuna da 19. yüzyıldan önce varılmıştı. Daha sonraki yıllarda bu güzel görünüşlü canlıların kolleksiyonunu yapmak zaman zaman gözde bir uğraş haline geldi. Aynı dönemde Alman araştırmacı J. D. Möller, diyatomelerin sınıflandırılmasına yardımcı olmak amacıyla, yaklaşık dört bin farklı türdeki diyatomeyi tek lam üzerinde toplamaya çalışmıştı; bu iş için 15 yılını harcadı.
Özellikle 19. yüzyılın ikinci yarısında, hayranlık uyandıran biçimleriyle diyatomeleri, lam üzerinde geometrik desenler elde etmek üzere düzenlemek, mikroskop edinebilecek kadar varlıklı ailelerin başlıca eğlencesiydi. Antika değerindeki benzer ürünlere kişisel ya da doğa tarihi müzelerine ait kolleksiyonlarda rastlamak olası. Bugün bile, pek çok amatör ve profesyonel araştırmacının ilgisini çeken bu tür düzenlemelerin birer sanat ürünü olduğunu söylemek çok da yanlış olmaz.
Kaynak: Bilim ve Teknik Sayı: 378 Yazar: Murat Dirican
DİATOM VİDEOLARI
Bilimsel olarak diatomları çok detaylı öğrenmek isteyenler sırasıyla şu bilimsel kaynakları okuyabilirler.
ÖNEMLİ NOT: Makale içinde dünyada kullanıldığı şekliyle bu canlıların adını diatom olarak kullandım. Internet aramalarınızda kolaylık olması için. Ancak Türkçe bilimsel terim olarak diyatome kullanılır. Türkçe yayınlanan bilimsel makaleleri aramak için doğru terim Diyatome ile Google arama sonuçları için lütfen tıklayın.
Diatom Fotoğrafçılığı
http://www1.tip.nl/%7Et936927/art_deco.html
California Bilimler Akademisi 59.000 örnek diatom
http://www.calacademy.org/research/diatoms/
Diatom Görselleri
http://photos.signonsandiego.com/gallery1.5/view_album.php?set_albumName=diatoms
http://www.microscopy-uk.org.uk/micropolitan/index.html
http:// thalassa.gso.uri.edu/flora/arranged.html
http://hjs.geol.uib.no/diatoms/biology/index.html
Wikipedia
http://en.wikipedia.org/wiki/Diatom
http://commons.wikimedia.org/wiki/Category:Diatoms
http://www.ucl.ac.uk/GeolSci/micropal/diatom.html
Çevre Araştırmalarında Diatomlar
http://www.urbanrivers.org/diatoms.html
Diatomic Power
http://www.signonsandiego.com/news/science/20040707-9999-1c7diatoms.html
National Geographic
Murawski P.A., “Diatoms”, National Geographic, Ocak 1999
Hoower R.B., “Those Marvelous, Myrad Diatoms” National Geographic, Temmuz 1979
Tübitak Bilim ve Teknik Sayı: 378 Yazar: Murat Dirican
EPOSTA ABONELİĞİ İÇİN
Aşağıdaki formda e-posta adresinizi yazın, gelen e-postaya onay verin.E-posta aboneliği için e-posta adresinizi eklemeniz, aşağıdaki konuları anlayıp izin verdiğiniz anlamına gelir.
Lütfen okuyunuz. Temel olarak, siteden (Güneşin Tam İçinde) ve yazardan (Süleyman Sönmez) e-posta bülten almaya izin vermek anlamını taşır. Bu iznin temeli: okunacak yazılar, izlenecek videolar, dinlenecek podcastlar, fotoğraflar, tanıtılacak ürün, kitap, site, uygulama, yapay zeka, eğitim, gezi, teknoloji, anket gibi içerikler ve kampanyalar olabilir. Bültenin içeriğinde, bülten sponsorunun ürün ve hizmetine ait bilgi, link ve banner yer alabilir. Bülten e-posta sistemi substack isimli dünyaca çok bilinen, güvenilir e-posta sistemi tarafından gönderilir. E-postalar yeni bir e-posta dağıtım sistemine geçmek dışında üçüncü şahıs ve şirketlerle paylaşılmaz. İşleyiş gereği yurtiçi ve yurtdışındaki server sistemlerinden hizmet verilebilir. Spam gönderilmez. İstediğiniz noktada, tek adımla her e-postanın en altındaki "Unsubscribe" seçilerek üyelikten çıkılır ve siz tekrar e-posta abonelik formuyla veya bülten sayfasında üye olana dek yeni e-posta almazsınız. İlginiz için teşekkür ederiz.
Gerçekten çok etkileyici.
Bu konuyla ilgili daha fazla bilgi için Diyatomit yada Diatomit şeklinde aramalar yaparak Türkçe makalelere ulaşabilirsiniz. Jeoloji (Yer Bilimi) içerisinde de yer aldığından üniversitelerin bu bölümünden daha fazla bilgi ve kaynak elde edilebilir. Jeolojinin, Mineraloji ve Petrografi dallarında detaylıca anlatılır. Ayrıca Endüstriyel kullanım alanları açısından da jeoloji mühendisliği bölümlerinde ders konuları içerisinde geçmektedir.
Faust, yazının sonunda belirttiğim gibi, terimin Türkçesi nedense çeşit çeşit kullanılmış, bunun sonucunda düzgün bir sonuç bulmak ve dünyayla entegre olmak mümkün olmuyor. Bilimsel terimlerin ve bu çeşit özel çalışmaların dillerde değişmesi bence çok hatalı. Bakın elimizde kaç tane Türkçe kelime var Diyatomit, Diatomit, Diyatome…
Oysa kelime dünyada yaygın olarak “diatom”. Açıkçası bir Türkçe tutkunu olarak bilimsel terim karmaşasından hiç hoşlanmıyorum.
Not: Sitenizde yer verip makaleden bahsettiğiniz için çok teşekkür ederim. Sitede yine bilimsel ve kültürel başlıklarında çok az duyulmuş konuları anlatan onlarca makale var.
En sevdiğim makaleler için http://www.gunesintamicinde.com/100-altin-makale/ adresine bakabilirsiniz.
Görüşmek üzere.
tarımda kullanımı beni çok şaşırttı. bence teknik olarak yakından takip edilip, topraksız tarımda su tutma kapasitesi yüksek olduğundan kullanılabilir. tek başına veya paçal olarakta başarı artacaktır.
diyatomite mükemmel bir varlık evsel su filitrelerinde kartuş olarak imalatı bile yapılmış katadyn.com firması bunu güzel bir şekilde ticaretinide yapıyor ama ülkemizde daha bu gerçekleştirilmemiş bu ürünnün içine saf gümüşle karıştırarak mikrobu etkisiz halede getirmeyi başarmışlar filitrenin gözenek boyutu 1mikron ve 2mikron 5mikron olarak üretiyorlar.Ülkem insanı daha bunu tanımıyor bile bu işlebiraz uğraştım ve üretebilmeyi başardım ama mali yetersizlikden dolayı ticari şekle getiremiyorum bitane prototipim var işin cidiyetini bilenler birgün ellerini çabuk tutup köşeyi dönecekler bende arkalarından bakıp duracagım ne yapalım bilmiyen insanlara bunu anlatmak zor.t.sakrak@hotmail.com