Bazı insanlar vardır kendinden emin, başarılı… Tüm insanlar çevrelerindedir. “Bize baksın, bize bir şey söylesin” diye dikkatini çekmek isteyen bir kalabalığın içinde yürürler. 🙂 Cömertçe gülümser, huzurlu mutlu gülüşlerinin büyüsüne kapılıp giden bir kitleyle gökyüzünden geçen bulutlar gibi önünüzden geçip giderler.

“Bir Köşede Sevgi Dilenmek” videosunu izlemek için:

Yazıyı dinlemek için aşağıdaki oynatıcıyı çalıştırın.

Spotify Podcast kanalıma abone olabilirsiniz.

Sevgi açlığı Maslow’un ünlü gereksinimler piramidinde 4. basamakla temsil edilir. Kabul görme basamağı çoğu zaman en önemlisiymiş gibi ele alınsa da aslında ilişkili şeylerdir. Evet insanlar kabul görmek onaylanmak, takdir edilmek isterler. Ama insanlar aslında sevilmek isterler. Oldukları gibi, ne haldelerse değiştirme veya şartlar koşmadan ve özellikle karşılığında sevgi beklemeden ve onlara tutkuyla bağlanmadan, sevilmek isterler. Böyle bir sevgi gördüklerinde ele geçirmek sahip olmak, o kişiyi hapsetmek ondan sürekli sevgi çekmek … Fakat işler böyle yürümez.

Sevgi pınarı olan özlüklerinde sevgiyi yaşayan insanlar, kimsenin tekeline girmeyen bir kaynak gibidirler. Su avuçlarınızın arasından akar gider. Sevgi açlığı süren insanlar o sevgiyi elde etmek için her şeyi yapabilir. Ama her şeyi.  Sevilmek için, topluluğun içindeki soytarı olmayı kabul ederler, angarya işleri kabul ederler, borç para verirler, kendi taleplerini yutarlar.

Bazı insanlar vardır kendinden emin, başarılı... Tüm insanlar çevrelerindedir. "Bize baksın, bize bir şey söylesin" diye dikkatini çekmek isteyen bir kalabalığın içinde yürürler... Podcast,sevgi,moslow,maslow,psikoloji Bir Köşede Sevgi Dilenmek

Fotoğraf: soylentgreen23 Creative Commons lisansı ile kullanılmıştır.

Çünkü açtırlar. En temel açlıktan, en gelişmiş açlığa kadar tümünde ortak olarak yürüyen doyma ve tekrar acıkma sürecinde yaşanan “yoksunluk krizi” tepkiseldir. Hırçınlaştırır, huzursuzlaştırır.

Sevgisini içinde kurutan insanlar giderek daha çok acıkırlar. O boşluğu başka insanlardan aldıkları sevgilerle doldurmak isterler.

Temelde bakıldığında aslında kendilerini objektif bir gözle sevmediklerini görürsünüz. Öz sevgisi olmadığından sevgi açlığı ilk önce kendisine yaşatılmaktadır. Bu saydığımız öz sevgisi, beğeni veya kendisine duyulan narsist tutku değildir. Çoğu zaman sevgi dilencileri bu boşluklarını ona en benzeyen narsist tutku ile doldurmak isterler. “Kimse beni sevmiyorsa ben kendimi severim” düşüncesine sarılırlar bilinçsizce….

Oysa kendini tutku ve öfkeyle dış dünyadan yalıtmak sevilen insanlara imrenmeyi arttırır. Kişi sevilmek istemektedir. Ve aldığı sevgi asla yetmemektedir.

Bu kısır döngü insanın sevgi dilenciliğini gün geçtikçe katlar. Böylece insan da ayağını katlar ve sakat numarası yapar, elini uzatır ve ilgi dilenir. Bir köprü kenarında yalnızlığına ağlar. Derin derin iç çeker, dünyada kimse onu sevmemektedir. En ilginci kendisi de kendisini sevmemektedir.

Eğer derin psikolojik tahlillere girerseniz bazen kabul edilmemiş onaylamamış bir çocuğa, bazense en başta onaylanmış sonra fiziksel ya da duygusal olarak terk edilmiş bir çocuğa ulaşırsınız.

Sevgi dilenmenin de sonu vardır. Bir dilencinin ötekine elini uzatması gibi. Zenginlik ansızın gelir. O bomboş olan kalp evrenle dolduğunda sevgi gelir. Lütuf ve sessizlik gelir. Hırçınlık yalnızlık kaygı ve kaçış gider.

Bir zamanlar sevgi dilenen kişi artık sevgi açlarının ve yolda kalmışların dostu olur.

“Sende bir hazine varken, neden benden bir dirhem istersin” sözü hem göklere, hem yere nakşolur…



EPOSTA ABONELİĞİ İÇİN

Aşağıdaki formda e-posta adresinizi yazın, gelen e-postaya onay verin.


https://suleymansonmez.substack.com/
E-posta aboneliği için e-posta adresinizi eklemeniz, aşağıdaki konuları anlayıp izin verdiğiniz anlamına gelir.
Lütfen okuyunuz. Temel olarak, siteden (Güneşin Tam İçinde) ve yazardan (Süleyman Sönmez) e-posta bülten almaya izin vermek anlamını taşır. Bu iznin temeli: okunacak yazılar, izlenecek videolar, dinlenecek podcastlar, fotoğraflar, tanıtılacak ürün, kitap, site, uygulama, yapay zeka, eğitim, gezi, teknoloji, anket gibi içerikler ve kampanyalar olabilir. Bültenin içeriğinde, bülten sponsorunun ürün ve hizmetine ait bilgi, link ve banner yer alabilir. Bülten e-posta sistemi substack isimli dünyaca çok bilinen, güvenilir e-posta sistemi tarafından gönderilir. E-postalar yeni bir e-posta dağıtım sistemine geçmek dışında üçüncü şahıs ve şirketlerle paylaşılmaz. İşleyiş gereği yurtiçi ve yurtdışındaki server sistemlerinden hizmet verilebilir. Spam gönderilmez. İstediğiniz noktada, tek adımla her e-postanın en altındaki "Unsubscribe" seçilerek üyelikten çıkılır ve siz tekrar e-posta abonelik formuyla veya bülten sayfasında üye olana dek yeni e-posta almazsınız. İlginiz için teşekkür ederiz.


5 YORUMLAR

  1. Seviyorum seni Üstad, emeğine yüreğine sağlık. Teşekkürler bu güzel fikirleri ve düşünceleri bizlerle paylaştığın için.
    Sevgi ile kal…

  2. Müge Ablam biz de seni seviyoruz. Sadece ben değil üstelik seni tanıma mutluluğuna erişen herkes 🙂

    Ne güzel ki sizlerle paylaşabiliyorum. Bence bir şans 🙂

  3. Hocam gerçekten öyle güzel yazılar yazıyorsun ki, bilmiyorum burayı bana iş yerinden arkadaş söylemişti şimdi girip okumadan, görmeden yapamıyorum yüreğine sağlık …

  4. Güzel olmuş gerçekten. Bir de ufak bir yanlış düzeltmek istedim okuduktan sonra. “Şey” kelimesi daima ayrı yazılır. Her şey, bir şey gibi. Yanlış anlamazsınız umarım, ufak bir düzeltme. 🙂 Elinize sağlık.

    Editörün Notu: Kullanılan anlama göre bileşik ve ayrı olmak üzere her iki türlü yazımı da vardır. TDK’nın sürekli değişen politikaları ile şimdi ayrı yazılıyor. Ayrıca ekşi sözlükte konu üzerine tartışmayı da okuyabilirsiniz. http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=hersey

  5. Çok güzel, çok beğendim.
    İnsanın içini anlatıyor.
    Siteyi de çok beğendim. Ne ararsan var.

SİZİN DÜŞÜNCENİZ NEDİR?

Yorumunuzu yazınız
İsminizi Yazınız