Bir insan, artık birey olmaktan çıkıp bir lider, bir dünya görüşü haline geldiğinde, bu dünya görüşünün temsil ettikleri ile değerlendirilir. Tarih boyunca, ismini andığımız liderleri, kişisel özellikleri nedeniyle değil, başarılarıyla katkılarıyla veya verdikleri zararlar nedeniyle hatırlıyoruz. Hepimiz biliyoruz ki tarih silik kişilikleri hatırlamaz.
Konu Atatürk olunca konuşmak çok zor. Bu blogda birçok Atatürk yazısı hatta hikayeleri yazdım. Böyle bir kategori var biliyorsunuz. Bunları yazarken bazen az bilinen gerçeklere, bazen bilimkurgu öğelere, bazense sadece duygularıma yöneldim.
Her yıl Atatürk’ü anarken veya bir milli bayramı yazarken “yeterince yazmadın mı?” der içimden bir ses. Nasıl olursa birden yeni bir fikir gelir ve meselenin enteresan bir yönünü bulurum. Mesela Mustafa Kemal ölmeseydi veya Cumhuriyet’in Geleceği veya 19 Mayıs 2109 gibi.
Bu sene gelmedi. Derin derin bekledim. Dünden beri. Ama gelmedi. Ne bağırmak, ne çağırmak, ne eleştirmek, ne siyasi bir şey söylemek. Atatürk sükunet içinde bir duyguya dönüştü içimde.
Bu sabah sirenler öterken oluşan o ortak alanda neden aklıma hiçbir şey gelmediğini birden sezdim.
Ben Atatürk’e rahatça teşekkür edemiyordum. Yaptıklarının büyüklüğü altında ezilmiş kalmıştım. Mustafa Kemal ve arkadaşları öylesine imkansız bir işi başarmışlardı ki, öyle canlar verilmişti ki, ne yapsak yetmeyecek, neyi başarsak az gelecek gibiydi.
Böylece anladım ki, toplumdan bazıları bu gölgenin ağırlığı ile bu büyük insanı küçültmek için yer ve açık arıyor, bir kısım insan ise uzaklaşıp bu idolla ne yapacağını bilemedikleri için basmakalıp sözlere sığınıyor ve günü geçiştiriyorlardı.
Halkın çoğunluğu için Atatürk sevgi duyulan bir başkomutan, bir lider ve baba figürüydü. Çoğu icraatı zaten halen anlaşılamamıştı hatta bilinmiyordu bile. Ama yine de sevgileri ve saygıları çok güçlüydü.
Bir kez daha içime döndüm. Cephelerde savaşlarda düşen genç bedenler, gündüz işinde, geceleri ise tren yollarında kamu hizmetinde çalışanlar, vergi vermek için yoksullukla çırpınan ama genç Cumhuriyet’e destek olmaktan çekinmeyenler tümü gözümün önünden geçti.
Sonra içliğimin en derinliğinde teşekkür ettim. Teşekkür etmeyi başardım bu sene.
Sanırım yazableceğim her şeyden daha sıcak bir duygu yayıldı içime.
Onun Selanik’e özgü sesiyle “Çocuk, sizleri yıldız olarak gönderiyorum güneşler olarak geri gelin yurdu aydınlatın” dediğini duyar gibi oldum.
Sonra, çocuklarla beraber marşları mırıldanıp yarıya indirilmiş bayrakların rüzgarlı hışırtısında, gökyüzünün özgürlüğüne derin derin daldım…
EPOSTA ABONELİĞİ İÇİN
Aşağıdaki formda e-posta adresinizi yazın, gelen e-postaya onay verin.E-posta aboneliği için e-posta adresinizi eklemeniz, aşağıdaki konuları anlayıp izin verdiğiniz anlamına gelir.
Lütfen okuyunuz. Temel olarak, siteden (Güneşin Tam İçinde) ve yazardan (Süleyman Sönmez) e-posta bülten almaya izin vermek anlamını taşır. Bu iznin temeli: okunacak yazılar, izlenecek videolar, dinlenecek podcastlar, fotoğraflar, tanıtılacak ürün, kitap, site, uygulama, yapay zeka, eğitim, gezi, teknoloji, anket gibi içerikler ve kampanyalar olabilir. Bültenin içeriğinde, bülten sponsorunun ürün ve hizmetine ait bilgi, link ve banner yer alabilir. Bülten e-posta sistemi substack isimli dünyaca çok bilinen, güvenilir e-posta sistemi tarafından gönderilir. E-postalar yeni bir e-posta dağıtım sistemine geçmek dışında üçüncü şahıs ve şirketlerle paylaşılmaz. İşleyiş gereği yurtiçi ve yurtdışındaki server sistemlerinden hizmet verilebilir. Spam gönderilmez. İstediğiniz noktada, tek adımla her e-postanın en altındaki "Unsubscribe" seçilerek üyelikten çıkılır ve siz tekrar e-posta abonelik formuyla veya bülten sayfasında üye olana dek yeni e-posta almazsınız. İlginiz için teşekkür ederiz.
Şu ana kadar okuduğum en samimi, güzel ve isabetli Atatürk’ü anma yazısıydı bu. Elinize sağlık =)
Ben de hayatını geleceğe adamaktan çekinmeyen , tüm ülkelerce kıskanılan ama kendi milleti tarafından yeterince anlaşılamamış eşsiz liderime teşekkür ediyorum. Onunla birlikte onun yanında gençliklerini harcamış tüm silah arkadaşlarına da minnet borçluyum. Ruhları nur dolsun.
Eline sağlık hocam. Bu gün okumak nasip oldu yazını. Ama başlığı gördüğümde “Atatürk’e sadece teşekkür etmek yetmez” konulu bir yazı okuyacağımı sanmıştım doğrusu. İçten teşekkürün ve bunu çok iyi ifade edebilmen güzel ama.
“Atatürk’e sadece teşekkür etmek yetmez” bence biz olan o Atatürk’e ne kadar ve nasıl yaşatabiliyoruz bu da çok önemli. Fakat yazı içinde belirrtiğiniz gibi bugün teşekkür günü bu tür konuları bu günün hatrına çok fazla uzatmamalıyız.
Bazı arkadaşlarımız Türkiye Cumhuriyeti’nin durumunun kötüye gittiğini belirtmiş. Nitekim doğru; Atatürk ilkelerini dahi bilmeyen bir nesil yetişiyor arkamızdan fakat şunu da söylemeden duramayacağım. Peki biz ne duruyoruz?
Atatürk ilkelerinden yürüyen, başı dik bir gençliğe yol vermek değilmi bizim amacımız?
Bir çiçekle bahar olmaz fakat her baharı da bir çiçek başlatır…
Hiç bir Türk bu ülkede Atatürkçü’yüm demeye korkmamalı ve korkamaz da..
böyle güzel yazı ben arasam bulamazdım …..ellerinize sağlık:)
Sevgili atamızı unutturmaya çalışanlara kapak olmuş. Kimse unutturamaz, unutmayacağız
kim yazdıysa ellerine sağlık valla çok beğendim bana çok yardımcı oldu ödevimde <3