Dünyanın ne kadar geniş olduğunu kaç yüzyıldır biliyoruz? Şu anda bile Amazon’daki bir kabile dış dünyada insanlar olduğunu bilmeden yaşıyor. Bilim adına onlarla temasa da geçmiyoruz. Yakın bir gelecekte, insanoğlunun hayatta kalma mücadelesi, çok distopik bir şekle bürünecek olabilir. Umarım olmaz. Silo dizisi, binlerce insanın silindirik bir yeraltı kıyamet sığınağında yaşadığı, kuralları, kültürü günümüze benzemeyen post apokaliptik yeni bir hayatı tanıtıyor.
Öncelikle söyleyeyim, Silo’nun ilk sezonunu sadece üç bölüm daha kısa yapsalar izlenebilirliği daha iyi olurmuş. Bilimkurgu dizilerin ve filmlerin en iyileri, kitap olarak iyi yazılmış olanlardan çıkıyor.
“Silo’yu kim yazmış?” derseniz, karşınıza Hugh Howey gelir. Yazarın hayatı da bir ilginç(!). Ömrü, yat kaptanlığıyla geçiyor. Bir ara yazarlık hayali aklına geliyor, kitapçıda iş buluyor, kısa bir kitap yazıp Amazon kendin yayınla KDP servisiyle e-kitap olarak yayınlıyor. Kitap tutunca devamı geliyor. 5 kısa kitap daha sonra tek parça basılıyor. İsmi “Silo” oluyor. Böylece WOOL serisinin ilk kitabı ortaya çıkmış oluyor. İkinci kitap “Vardiya”, üçüncü kitap “Toz” seriye ekleniyor. Daha sonra “Kum” isimli kitap geliyor.
“Neden burada olduğumuzu bilmiyoruz. Silo’yu kimin yaptığını bilmiyoruz. Silo’nun dışındaki her şey neden böyle, bilmiyoruz. Ne zaman güvenle dışarı çıkabileceğimizi bilmiyoruz.
Tek bildiğimiz, o günün bugün olmadığı…”
Elbette bu aralar yönetmenler ve film yapımcıları, yayın platformlarının rekabetiyle sürekli bir şeyler çekiyor ve tuttuğunu gördükleri kitabın haklarını havada kapıyorlar. New York çok satanlara giren kitabın film haklarını Ridley Scott satın alıyor. Silo, Apple TV+ tarafından yayınlanıyor. Silo Netflix‘te var mı? Ben yazıyı yazarken yoktu. Siz okurken çok şey farklı olabilir.
DİZİNİN KISA ÖZETİ:
Önce fragmanı izleyelim.
Silo’da katlarca insanın yaşadığını gördünüz. Silo, kelime manasıyla hububat, buğday vs. saklandığı silindir şeklinde bir depo. Bazen de nükleer silah evet.
Dışarı çıkmak, hatta bundan bahsetmek bile yasak, büyük günah ve suç. Yani dışarıda gezmek diye bir kavram yok. Aslında var da… 🙂
Her şey katlar arasında yürütülüyor. Asansör yok. Bu nedenle topluluk, her gün yürüyor. Haberciler ise hep koşuyor. Müthiş ve ideal fit toplum hayali gerçek olmuş. 🙂 Şaka bir yana, insanda diz mi kalır bilmiyorum. İlerleyen yaştakiler içinse kendi katına hapis kalmak anlamına gelmeli.
Kast sistemi ister istemez oluşmuş. Ne zaman kapalı bir dünya oluşsa, içinde kimileri güçlenir, gruplar oluşur. Silo’da yine de bir devlet sistemi kurmaları ve ayakta tutmayı başarmış olmaları büyük iş.
Bundan sonrası Spoiler / Sürpriz bozan (Evet Türkçe kelimesi bu)
.
.
Bilinmesi gerekenler:
Dışarı çıkmak isteyeni içerde tutmuyorlar. “Hay Hay efendim!” deyip sepetliyorlar. Hatta “vaz geçtim” deseniz de artık dönüşünüz yok. Buna anayasal hak olan “temizlik hakkı” deniyor. Bir çeşit düşük kalite astronot giysisi giydirip dışarı çıkmanızı istiyorlar. Dış kameradan gelen görüntü, yemek yenen büyük salonun duvarına pencere şeklinde yansıtılıyor. Her zaman kasvetli bir görüntü varken birinin hayat mücadelesi vermesi herkesin ilgisini çekiyor.
Siz olsanız, ne yapardınız, nasıl yaşardınız bilmem. Çoğumuz hayatımızın pamuk ipliğine bağlı olduğunu anlayıp en ufak pürüz yaratmadan, sistemi sürdürmek ve iyileştirmek için uğraşırdık. Dışarı çıkanların öldüğünü gördüğümüzde, bizden önceki nesillerin dünyanın canına okuduğunu, dışarda zehirli bir gaz, radyasyon ya da o tür bir şey olduğuna inanırdık. Unutmayın ki, o şartlarda bu beğenmediğimiz eğitimi almak bile mümkün değil. Temel kavramları Güneş Sistemini, atomu, insanın biyolojik yapısını bilenler, bir iki kişi ya da bilgiler eksik yanlış.
En ilginci, coğrafya bilgisi, katlar, odalar, koridorlarla sınırlı. Ve eski dünyanın denizleri, ormanları, koca akarsuları ve güzellikleriyle tümüyle unutulmuş veya unutturulmuş. Öyle ya, belki atom savaşıyla dümdüz olmuş, belki iklim kriziyle yanıp kavrulmuş bir dünyayı eskiden nasıl olduğunu bilerek hatırlamak dayanmayı zorlaştırabilir. Ama işin antika eşyaları saklamanın ağır suç oluşuna gelişi tümüyle dışarı çıkmayı caydırmak için.
Elbette dizideki karakterler bunların hiçbirinin farkında değil. Silo denen yapı 144 katıyla en altındaki jeneratöre bağlı olarak yaşıyor. Bu jeneratör, sıcak su buharı yani jeotermal bir kaynağa bağlı. Dünyanın içinden gelen sıcak buhar, jeneratörün türbin motorlarını çeviriyor. Bu hareketle elektrik üretiyorlar. Kişisel görüşüm, dizide en iyi yapılan bölümlerin jeotermal jeneratörlü bölümler olduğu. Hem mühendislik gözüyle müthiş hoşuma gitti, hem arızalar ve tamir süreçlerindeki olabildiğince gerçekçilik güzeldi. Özellikle güvenlik amaçlı havuz harika fikirdi. Ama aldığım eğitim diyor ki, iyi bir mühendis fazla buharın çıkacağı ek bir kanal da eklerdi. Buhar kazanlı trenler zamanında beri böyle. Hatta düdüklü tencere kapağından fazla basıncın atılması bile çok eski. Biraz teknik eksiklikler var.
Oyunculardan Rebecca Ferguson’u çok hareketli filmlerden tanıyoruz. Mission: Impossible films: Rogue Nation, Men in Black: International (2019), Dune (2021), The Girl on the Train (2016) Dizide Julliet rolünde mühendis ve şerif.
Her zaman olduğu gibi, gerçeği bilen gruplar ve teorinin sınanması konusu çok ilginç. Her şey, dışarıda harika bir hayat olabileceği şüphesini güçlendiriyor. Bu her çağda söylenegelen bir sırdır. Platon’un mağarasında gölgelerde yaşayan insanlığa, dışarıda asılların yaşadığı dünyaya çıkış vaadi. Cennet’e ulaşmak. Hayal edilen kıtalara yelken açmak. Bizim göçmeye uygun alt yapımız, gideceğimiz dünyanın buradan daha iyi olacağını düşünmemize yol açar. Her teori gibi sınanmadan hatta sınandıktan sonra bile emin olamadığımız durumlar vardır.
Simülasyonda mı yaşıyoruz konusu ile aynı yere geliyor konu değil mi? Çıkmadan nasıl ispatlayabiliriz? Çıktığımızda gerçekten çıkıp çıkmadığımıza nasıl emin olabiliriz?
Bir de klostrofobi konusu var. Hep kapalı, gri, loş mekanlarda kalma, izlerken çok sıkmıyor. Genelde tavanlar yüksek ama orada doğacak gelecek kuşaklar için sorun olmasa gerek. Ülkemizde Nevşehir altındaki yeraltı şehirlerinde, binlerce insan çok uzun zaman yaşamayı başarmış. İnsanlık tarihinde bunun başarıldığı bir dönem var.
Bir de “City of Ember” göndermesi mutlaka yapılmalı. Yeraltı şehrinde dış dünyayı bilmeden yaşamayı en iyi anlatan eserlerden birisi. Ama Metro serisini atlamak olmaz. Benzer bir mantık.
Dizinin finali bize 50 silonun olduğunu ve hepsinin bir plan dahilinde iletişim halinde ama yalıtılmış olduğunu gösteriyor. Bu mantıklı gibi, çünkü bu bir insanlığın hayat memat meselesi olduğuna göre, bazı silolarda toplu delilik, teknik arıza, hastalık gibi sebeplerle tüm popülasyon sona erebilir veya şiddet dozu çok yüksek yönetimler devreye girebilir. Geri kalan her silo aslında aynı şartlarda başlayan bir deneyde farklı yolları deneyen gruplar gibi. Temel kurallar benzer olsa da, insan unsuru aynı değil.
Bir de neden her dışarı çıkan o kirli kamera camını temizliyor ve kalanlara dışarının temiz görüntüsünü bırakıyor? Dizinin sonunda aldığımız bir cevap var. Dışarı çıkanlara sahte yeşil bir dünya gösteriliyor. Onlar çıkmakla haklı olduklarını düşünüp kiri temizlerlerse sanki o dünya ortaya çıkar diye düşünüyorlar. Ölürken belki de mutlu ölüyorlar.
İlk kitabın adı neden W.O.O.L. ?
World Order Operation Fifty – L harfi Romen rakamlarında 50’dir.
Aslında Ne Dönüyor Bu Silolarda?
Kitap serisine göre, 50 silonun birisi yönetim, tasarım ekibine ayrılmış onlar siloları gözlüyor. Kötü giden durumlarda silodaki insanlar için ölüm fermanını veriyor. IT / Bilişim müdürleri gizli yöneticiler ve asıl yönetime karşı sorumlular. Bu bilgilere göre nükleer savaş 2052 yılında yaşanmış ve üstünden 500 yıl geçmiş.
Tüm olacakları diziyi izlemeden okumak isteyen için aşağıdaki link iş görecektir.
https://screenrant.com/what-happened-in-silo-books-wool-spoilers/
OYUNCULAR
Rebecca Ferguson, Silo’nun en alt katlarındaki jeneratörler üzerinde çalışan bir mühendis olan Juliette Nichols rolünde
Rashida Jones, Silo’da IT departmanında çalışan ve Holston’ın eşi olan Allison Becker rolünde. Çocuk sahibi olma girişimleri sırasında, Silo’nun gerçek geçmişinden ve nasıl yönetildiğinden şüphelenmeye başlar.
David Oyelowo, Allison’ın sadık kocası ve Silo’nun şerifi Holston Becker rolünde
Silo’da düzeni sağlayan Yargı’nın güvenlik şefi Robert Sims rolünde ortak
Tim Robbins, Silo’daki Bilgi İşlem Departmanının katı başkanı Bernard Holland rolünde
Harriet Walter, Silo’nun alt katlarında bir atölye işleten ve Juliette’e ebeveynlik yapan elektrik mühendisi Martha Walker rolünde
Avi Nash, IT Departmanında çalışan ve Silo’nun dışındaki dünyayı merak eden bir sistem analisti olan Lukas Kyle rolünde
Rick Gomez, bakım görevlisi ve Silo’dan önceki dünyaya ait nesneler olan “kalıntıların” eski kaçakçısı Patrick Kennedy rolünde
Chinaza Uche, yeni atanan baş yardımcısı ve titremeye neden olan tıbbi bir durum olan “Sendrom “dan muzdarip eski bir Yargı yöneticisi olan Paul Billings rolünde.
Creator: Graham Yost
KAYNAKÇA:
https://en.wikipedia.org/wiki/Silo_(TV_series)
Apple TV+
https://tv.apple.com/us/show/silo/umc.cmc.3yksgc857px0k0rqe5zd4jice
IMDB
https://www.imdb.com/title/tt14688458/
EPOSTA ABONELİĞİ İÇİN
Aşağıdaki formda e-posta adresinizi yazın, gelen e-postaya onay verin.E-posta aboneliği için e-posta adresinizi eklemeniz, aşağıdaki konuları anlayıp izin verdiğiniz anlamına gelir.
Lütfen okuyunuz. Temel olarak, siteden (Güneşin Tam İçinde) ve yazardan (Süleyman Sönmez) e-posta bülten almaya izin vermek anlamını taşır. Bu iznin temeli: okunacak yazılar, izlenecek videolar, dinlenecek podcastlar, fotoğraflar, tanıtılacak ürün, kitap, site, uygulama, yapay zeka, eğitim, gezi, teknoloji, anket gibi içerikler ve kampanyalar olabilir. Bültenin içeriğinde, bülten sponsorunun ürün ve hizmetine ait bilgi, link ve banner yer alabilir. Bülten e-posta sistemi substack isimli dünyaca çok bilinen, güvenilir e-posta sistemi tarafından gönderilir. E-postalar yeni bir e-posta dağıtım sistemine geçmek dışında üçüncü şahıs ve şirketlerle paylaşılmaz. İşleyiş gereği yurtiçi ve yurtdışındaki server sistemlerinden hizmet verilebilir. Spam gönderilmez. İstediğiniz noktada, tek adımla her e-postanın en altındaki "Unsubscribe" seçilerek üyelikten çıkılır ve siz tekrar e-posta abonelik formuyla veya bülten sayfasında üye olana dek yeni e-posta almazsınız. İlginiz için teşekkür ederiz.