Yıllar önce Taksim’den Beyoğlu’na giderken toplanmış kalabalığı gördüm. Aniden durdum. Kalabalığın ortasından insanın yüreğine işleyen bir tını kaynıyordu. Sanki bir su pınarı açılmış, insanlar kana kana içiyorlardı. Herkes sessizdi. Bir kaldırıma çöküverdim. Dakikalarca dinledim. Sonra TV kameraları koşarak gelirken, asla ün peşinde olmayan Santur ustası müzik aletini alıp kaçarak uzaklaştı.
Santur çok eski bir müzik aleti kimilerine göre Tevrat’ta bahsedilen “Psanterin” sözünden gelme. İbraniler, Mısırlılar, Avrupalılar ve İranlılar bazı ufak farklılıklarla da olsa enstrümanı kullanmışlar. Bu müzik aleti bizdeki kanuna çok benziyor. Ancak parmakla çekmek yerine, vurulan tellerle çalınıyor. Bu da tınıyı, parmakla çekmekten daha farklı bir derinliğe ve frekansa taşıyor. http://www.turkmusikisi.com/calgilar/santur/
Bu müzik aletini dinlemek için biraz bakındım. Çok iyi bir şeyler bulamayınca video kaynağı Youtube’da aradım. İlk önce “santur” diyerek aradım. Karşıma bayağı bir video geldi. http://www.youtube.com/results?search_query=santur
Sonra aklıma diğer diller de geldi. Baktım “Santoor” diye yazılıyor. Aslında (Santour). Böyle aratınca hayli ilginç ve çeşitte milletten santur ustalarını buldum.
Üstad Parviz Meshkatian‘dan bir örnek:
Bahariye İstanbul’da sokak çalgıcılarından harika bir örnek:
Kaynakça:
http://www.turkmusikisi.com/calgilar/santur/
http://en.wikipedia.org/wiki/Santur
http://www.santur.com/
http://www.youtube.com/results?search_query=santur
http://www.youtube.com/results?search_query=santoor
http://www.youtube.com/results?search_query=santour
EPOSTA ABONELİĞİ İÇİN
Aşağıdaki formda e-posta adresinizi yazın, gelen e-postaya onay verin.E-posta aboneliği için e-posta adresinizi eklemeniz, aşağıdaki konuları anlayıp izin verdiğiniz anlamına gelir.
Lütfen okuyunuz. Temel olarak, siteden (Güneşin Tam İçinde) ve yazardan (Süleyman Sönmez) e-posta bülten almaya izin vermek anlamını taşır. Bu iznin temeli: okunacak yazılar, izlenecek videolar, dinlenecek podcastlar, fotoğraflar, tanıtılacak ürün, kitap, site, uygulama, yapay zeka, eğitim, gezi, teknoloji, anket gibi içerikler ve kampanyalar olabilir. Bültenin içeriğinde, bülten sponsorunun ürün ve hizmetine ait bilgi, link ve banner yer alabilir. Bülten e-posta sistemi substack isimli dünyaca çok bilinen, güvenilir e-posta sistemi tarafından gönderilir. E-postalar yeni bir e-posta dağıtım sistemine geçmek dışında üçüncü şahıs ve şirketlerle paylaşılmaz. İşleyiş gereği yurtiçi ve yurtdışındaki server sistemlerinden hizmet verilebilir. Spam gönderilmez. İstediğiniz noktada, tek adımla her e-postanın en altındaki "Unsubscribe" seçilerek üyelikten çıkılır ve siz tekrar e-posta abonelik formuyla veya bülten sayfasında üye olana dek yeni e-posta almazsınız. İlginiz için teşekkür ederiz.
Last fm’de santur etiketiyle aratınca İran ve Türk sanatçılarından parçalar çalıyor.
Bu konuda bilgilendirdiğiniz için sağolun.
Yunus, çok sevdiğim bir müzik enstrümanını tanıtmak istedim sadece. 🙂
Yorum yazdığınız ve destek verdiğiniz için teşekkür ederim.
Ben de santur çalıyorum birkaç senedir.Bu bahsettiğin , Beyoğlu’da Tünel’de çalan grubun adı ise siya siyabend’dir.
Youtube’da videolarını bulabilirsin.
ayrıca.
http://www.siyasiyabend.com
web siteleridir
kendileri Fatih AKIN’ın “İstanbul hatırası” filminde de bir çok karede müzikleriyle bulunmaktadırlar…
santur ve siya siyabend hakkında daha fazla bilgi istersen bana yazabilirsin…
insanatomystic, site için teşekkür ederim.
Santur çalmanıza çok sevindim. Ama şu an ben çalmaya girer miyim bilmiyorum. Nefesli çalgılarla daha kolay anlaşabiliyorum çalarken 🙂
Ama dinlemek bambaşka bir olay 🙂
Santuru ilk duyduğumda tanımıyordum ve büyülendim. “Ne oluyor ya” olmuştum. almak, çalmak istiyorum. Sanki elime alır almaz döktürecekmişim gibi geliyor. İşin enteresanı müzisyen de değilim. Çalmalı mıyım sizce?
Santur çalan kişilere ve santurle beste yazanlara santuri denir Bazen yağmur yağar uzak şehirlere hani bazen hüzünenir ya insan bazen göçmen kuşlar uçar kaldırımlardan. Bazen güneş doğar,içi ısınır insanın mutluluklar yanına gelir ve çiçek getirir işte öyle bir şey santur dinlemek Santur dinleyen insanın morali düzelir santur ile bircok şarkılar calınır ben birkaç kez santur ve keman dinledim ama yanlızca santur dinlemeyi cok seviyorum santur bir koro gibidir operet ve konçerto calına bilir santur sesinde anne baba ve coçuk sesleri bir araya gelmiştir.sanki santurun içinden kadınlar adamlar ve coçuklar konuşur . gündemdeki birçok şarkıları santurden dinlemek çok güzeldir.
Özellikte sokakta çalan o iki genci görüntüleyip bizlerle paylaştığın için sana teşekkür ediyorum. Böylelikle ne kadar duyarlı bir kişiliğiniz olduğunu sizi tanımadan farkettim. Olağan üstü çocuklarımızın olduğu bir ülkede maalesef ortaya çıkamayan da bir çok yetenek paslanıp gitmekte ve bizler TV başında şizofronik rahatsızları sanatçı olarak dinlemekte ve buna da özellikle zorlanmaktayız… Aslında yazılacak çok şey var ama ben kısadan size tekrar tşk. ediyorum… Sevgiler…
Özdemir HAFIZOĞLU
KTÜ Fatih Eğt. Fak. Öğr. Gör… TRABZON
Öncelikle size çok teşekkür ederim. Siteniz çok güzel. Ayrıca videoyu da izledim o da bir harika. Sayenizde santour hakkında da bayağı bilgi aldım… xD
1996 yılında, (iran) tebriz sokaklarına attım kendimi, şehri bilmiyorum.ama kaybolmak mümkün değil; insanlar o kadar iyi ki…ancak bu kadar olur.bir yerden bir ses geliyor, insanın içerisine işleyen bir müzik aleti, kenar mahallede, bir küçük dükkan..iki-üç genç vardı.selam verip geçtim ve oturdum.nedir diye sorunca, ilk defa SANTUR dediler.büyülendim, gözlerim doldu……
akşam vakti, tebriz’de göl’ün kenarına gittik, yüzlerce insan piknik yapıyor, aileler sofralarını açmış yemek yiyor, çay içiyor, her taraf dolu…uzun boylu, uzun saçlı bir adam elinde asa, iki gözü kör (âmâ) ..ailenin yanına geldi.aileden birşeyler söylediler, olduğu yere çöktü, elinde kavalla Leylim Ley’i çaldı…öf ki ne öff…yemek para verdiler, gitti, arkadaşlarım yüzünden takip edemedim ama gurbette ağlamak…adam beni resmen hafifletti, ruhumu yıkadı…
o günleri hatırlayınca teşekkürü unuttum..çok çok teşekkür, çok güzel bir iş yapmışsınız, sağolun, varolun, Süleyman Bey.
yıllar önce beyoglunda sokakta dınlemiştım tam 2saat yanından ayrılamadım olmaz boyle ses ınsan ruhunu yıkayan ruhu aydılatan bır ses calabılmek için ömrümün gerı kalanını verırdım