Cep telefonunuzdaki bir uygulama istedi diye trafikte ters yöne girer misiniz? Ya karşılığında 3000 dolar alacaksanız? Hımm, hemen hayır demeyin bir daha düşünür müsünüz? Peki hiç tanımadığınız birini puan karşılığı ve 100 dolara öper misiniz?
Yazıda Nerve / Oyun adlı filme pek çok gönderme yapacağımdan bu spoiler / önceden bilgilendirmeye neden olabilir.
Filmin IMDB sayfası: http://www.imdb.com/title/tt3531824/
Filmin fragmanı
Geçen yıllarda online video yayıncılığı üzerine bir araştırma yapıyordum. Konu ile ilgili gözlemlerim de bu yazıda. Araştırma sürecinde yüzlerce canlı video izledim, inceledim ve varmaya çalıştığım nokta, video yayıncılığının canlı yayıncılık bölümünün çılgın dünyasını çözmekti.
Vardığım sonucu tahmin ediyorsunuzdur. Ürpertici. Film de tam bunların üstüne geldi. Yazı boyunca çeşitli izlenimlerimi paylaşacağım.
İşin üç ayağı var.
-
Kendisini birilerinin izlemesini isteyen ve bundan gelir / ün elde etmek isteyen kişiler.
Kısaca: Oyuncu. -
Günlük sıkıcı hayatına renk katmak isteyen, TVlerin ve sansürlerin kalın duvarlarını aşarak gerçek heyecan arayan, tutkulu ve her an bıkmaya hazır zorlayıcı bir kitle. Kısaca: İzleyici
-
İzleyici ve gösteriyi yapanı bir araya getirerek reklam ve üyelik ücretleri ile gelir elde eden gölge oyuncu.
Kısaca: Platform
Filmdeki ana tema: Nerve isimli platforma cep telefonunuzdaki parmak izi okuyucunuzla üye olup giriş yaptığınızda iki seçenekten birini, oyuncu veya izleyici olmayı seçerek size verilen görevleri yapmaya çalışıyorsunuz.
Bu görevler sizi izleyenlerin ortak talepleri ile oluşuyor. Oyun, temelde cesaretinizi ölçüyor ve korkak sayılmak istemeyen o sırada tanıdığı ve tanımadığı binlerce izleyicisi olduğunu bilen insanlar, mahalle baskısından katlarca yüksek bir itilimle her şeyi yapıyor.
Size karar vermek için çok kısa bir süre verdiğinden, sağlıklı düşünemiyor, öğüt alamıyor kendinizi akıştan kurtaramıyor, yapmanız gereken bir şey var ve hemen yapmanız gerek gibi hissediyorsunuz.
Sistem ödül ceza üstüne kurulu. Başarılan görevler, kalp yollayan izleyiciler, para ödülleri ve listede sürekli yükselmek. Her yerde size destek veren izleyiciler ellerinde cep telefonları ile sizi ünlü biri gibi çeken insanlar. Kaybetme korkusu, önemsizleşme korkusu ise diğer tarafta.
Cep telefonunuzdan bu yeraltı yayınına oyuncu olarak giriş yaptığınızda, her başarılan görevde para kazanırken, sadece izleyici olarak girdiğinizde günlük 20 dolar gibi bir ücret ödüyorsunuz.
İzlediğiniz kişiler ise cep telefonları ile kendilerini çekiyorlar. Böylece bu sürekli interaktif olan yayın, size cep telefonunuzdaki uygulamadan ulaşırken kimse bunu bir başkasına anlatamıyor. Sistemden, polisi, basını haberdar etmeye çalışmak başınıza pek çok belayı açıyor.
İzlemesi güzel, hareketli bir gençlik filmi tadında. Aşağıya bir çok kişinin hayran olduğu giriş müziğini ekliyorum. “Can’t get enough”
Youtube, son 5 yıldır dünyadaki en büyük video yayıncılık platformu oldu. Her konuda video çekildi. Ülkemizde de ürün tanıtımı, sokak röportajları, ürün kutusu açılması, oyuncak, komedi, bilinmeyen konular, müzik kanalları, sinema eleştirileri, komedi, makyaj, derken pek çok vlogger video yayınlar oldu. Artık milyon abonesi olan bir çok kanal da var.
Abone sayısı arttıkça, video kanalları üzerinde reyting baskısı oluşmaya başlıyor. Böylece TV kanallarında olduğu gibi giderek işin dozajı arttırılıyor. İlgi çekmek için dünyanın en acı biberi yenilip hastanelik olunuyor, uçaktan atlanıyor, emniyetsiz en yüksek yerlere tırmanılıyor, ağda bantları kıllı erkek bacaklarını ne kadar acıtacak bakılıyor, yoldan geçen insanlara binbir soru sorulup bin tane sosyal(!) deneye kurban aranıyor…
Youtube’a sürekli girmiyorsanız neden bahsettiğimi düşünüyor olabilirsiniz ama düzenli youtube kullanıcıları az bile söylediğimi biliyorlar.
Youtube’da belli bir abone sayısına ulaşınca, işin içine profesyonel destek de giriyor, reklam ağları, makyaj uzmanları, kameramanlar, hatta senaristler. Çünkü bu işten reklam ve sponsorlukla para kazanılması da mümkün.
Ancak güzel olan bir şey var ki, Youtube’un yüz akı çok sayıda kaliteli kanalımız da var. Abone sayıları 100.000 leri bile bulmasa da yayınlarına devam ediyorlar.
Canlı yayına gelirsek. Kısaca: Hem iyi, hem kötü.
Dünyadaki örneklerde yayıncı, hızlı trene biner, yaban hayvalarını izler, size bir teknolojiyi tanıtır, sanat galerisi gezer gösterir, eğlenceli bir gösteri çeker, bir kitap okur, size yararlı olacak güzel bir şeyler sunar.
Türkiye’de yer yer ünlülerimiz de kullanmış olsa da online içeriğin çoğu maalesef kalitesiz.
Herkesin akıllı telefonunda yüklü olan bir uygulamadan anında yayın yapabildiğinizde işin rengi de değişiyor. Canlı yayında olanlar aniden olduğu için müthiş tehlikeli bir yayıncılık platformu. Özellikle çocuklar için. Ellerindeki cep telefonu ile uygulamayı indirip açıp paldır küldür her çeşit insana yayın yapabiliyorlar. Ve o insanlar onları yönlendiriyor.
Binlerce insan yayıncıyı o anda izlediğinde reyting baskısı dozajı artışı Youtube gibi olmuyor. Online sistemlerin kuralları daha esnek, kuralsızlığa yakın.
En ünlülere bakalım.
YOUNOW
Nerve filmine esin kaynağı olduğunu düşündüğüm platformlardan. İzlerken memnun kalırsanız bahşiş anlamında bar / sanal para gönderiyorsunuz. İzleyici oyuncuyu ödüllendirirken, platform yüzdesini alıyor. Ücret ödemeden de izlemek mümkün.
Siz bu yazıyı okurken gerçekleşmekte olan Türkiye’deki canlı yayınlar şu listede:
https://www.younow.com/explore
Editörlerin seçtikleri en çok izlenen canlı yayınların listesi ise şurada:
Bir şeye dikkat etmenizi istiyorum 250.000 takipçisi olan canlı yayın da var on binlerde olan da. https://www.younow.com/featured
Sitede yukarı sıralarda yer alan bir çok kişinin Youtube kanallarında da çok sayıda abone var.
https://www.younow.com/policy/en/rules Sitenin kuralları beklediğimiz gibi online tehdit, cinsellik ve şiddetin kabul edilmediğini açıklıyor. Kullanıcı yaşını 13’ten yukarıda ifade ediyor.
Ama 21. yüzyıla hoş geldiniz. Kim nasıl denetleyebilir cep telefonundan bir şeyler izleyen ve anne babayı meşgul etmeyen uslu görünen çocukları. Bilgilendirmek, bilinçlendirmek çok çok önemli.
PERISCOPE
En yaygın canlı yayın platformlarından birisi de Periscope.
Sitesi: https://www.periscope.tv/
Doğru güzel kullanımında seminerler, güzel sohbetler, harika doğa manzaraları, penceresinden şehirlerini gösteren insanlar, afetlerde hızlı bilgilendirme vb yayınlanırken, kötü kullanımlarında anlamsız, küfürlü konuşmalar ve bolca +18 içerik oluyor. Aşağıdaki ekranda Ebeveyn Rehberliği kısmını işaretledim. Çocuklar aile yanında olmadan kullanamaz anlamına geliyor. 18 yaşına dek yasal olarak herkes çocuk.
Periscope yayınları 24 saat yayında kalıp tekrar izlenebiliyor sonra siliniyor.
Online canlı yayın yapan sitelerde en çok rastlanan sorun telif hakları oluyor. Örneğin bir TV platformu canlı futbol maçı yayınlarken cep telefonunu televizyonuna doğru konumlandıran herkes yayını paylaşarak para kazanmaya çalışabiliyor. Aşağıdaki görüntüde çok güldüm. Meğer maç yayını yaparken o odada kuş varmış. Ötünce izleyiciler habire yazıyorlar. Kuşu içeri götürün diye. İzleyicilerin bir kısmı da korsan seyir sırasında sürekli bir şeyler buyuran diğer izleyicilere kızıyor. Sağda ise teşekkür kalpleri uçuşuyor.
YOUTUBE CANLI YAYIN
Şu linke tıklayarak Youtube üzerindeki kanalınızdan nasıl canlı yayın başlatabileceğinizi öğrenebilirsiniz.
Canlı yayına giriş
https://support.google.com/youtube/answer/2474026?hl=tr&ref_topic=6136989
Son olarak Facebook diyeceğim. Gördüğüm; aklı başında yayın yapmak isteyenler, hızla Facebook canlı yayını olsun, sonra da izlenebilsin diyorlar. Çünkü diğer canlı yayın platformları denetimsiz ve artık kötü ünleri var.
Facebook canlı yayınları harita üstünde gösteriyor.
https://www.facebook.com/livemap/
Canlı yayın arama
https://www.facebook.com/help/1468879913412530?helpref=search
Bilgi
https://live.fb.com/
Tek seansta yayın 4 saat sürebiliyor şu an için. Arkadaşlara veya herkese açık yayın yapılabiliyor. Sonra silinebiliyor.
SON SÖZ
Lütfen anlatacak bir şeyleri olanlar canlı yayıncılığı doldursun. Kendinize güvenin, anlatın konuşun. Biz konuşmazsak felaket şekilde alan el değiştiriyor ve kirleniyor. Özellikle nedense ülkemizde.
EPOSTA ABONELİĞİ İÇİN
Aşağıdaki formda e-posta adresinizi yazın, gelen e-postaya onay verin.E-posta aboneliği için e-posta adresinizi eklemeniz, aşağıdaki konuları anlayıp izin verdiğiniz anlamına gelir.
Lütfen okuyunuz. Temel olarak, siteden (Güneşin Tam İçinde) ve yazardan (Süleyman Sönmez) e-posta bülten almaya izin vermek anlamını taşır. Bu iznin temeli: okunacak yazılar, izlenecek videolar, dinlenecek podcastlar, fotoğraflar, tanıtılacak ürün, kitap, site, uygulama, yapay zeka, eğitim, gezi, teknoloji, anket gibi içerikler ve kampanyalar olabilir. Bültenin içeriğinde, bülten sponsorunun ürün ve hizmetine ait bilgi, link ve banner yer alabilir. Bülten e-posta sistemi substack isimli dünyaca çok bilinen, güvenilir e-posta sistemi tarafından gönderilir. E-postalar yeni bir e-posta dağıtım sistemine geçmek dışında üçüncü şahıs ve şirketlerle paylaşılmaz. İşleyiş gereği yurtiçi ve yurtdışındaki server sistemlerinden hizmet verilebilir. Spam gönderilmez. İstediğiniz noktada, tek adımla her e-postanın en altındaki "Unsubscribe" seçilerek üyelikten çıkılır ve siz tekrar e-posta abonelik formuyla veya bülten sayfasında üye olana dek yeni e-posta almazsınız. İlginiz için teşekkür ederiz.