Tuzlu bedenleri ile El Carnero ve Juan Rodriguez Freyle’in adamları
Altın şehveti bürümüş göz göz olmuş
Kandan giyilmiş zırhları ve atları
Yola düştüler sonradan Amerika denecek
Ama İnka dilinde başka türlü söylenen o kıtaya
Bedenler devrildi sıtma ve oklarla adım ve adım,
Beyaz tenli tanrılar sanıldılar ve sonra ise aktenli şeytanlar
İşittiler bir ölenin dilinden
El dorado
Altın şehir
Kaldırımları ve çatıları bile altından
Kendi ağırlığından çatırdıyan köprüler
Her eşyası altından evler
Neredeyse bulutlar dahi altından bir ışıkla parlıyor
Ve güneş doğduğunda sokaklarda gezenin gözleri parlıyor
Bir denizde yüzer gibi
İnsanları mutlu,
Ne hastalık var, ne keder
Görkemli bir şehir El dorado
Kan dökerek işkence ederek sordular
Yerini. Binlerce kez aynı yer tarif edildi.
Ve defalarca geçtiler kapılarından
defalarca kör gözleriyle görmeden…
O altın frekanslı diyardan
Cahil ve zalim tenleri ürpermedi bile geçerken
Seyyal eterden kentten
Göklere uzanan ve milyonlarcasının aniden göçtüğü göksel kenti bulamadılar.
Geriye kalanları öldürmekten başka bir şey kalmadı yapacak
ve tozlanmış basamaklı piramidlere şaşkın şaşkın bakmaktan…
Süleyman Sönmez | 19 Ekim 2008
http://en.wikipedia.org/wiki/El_Dorado
http://www.uludagsozluk.com/k/el-dorado/
TÜM ŞİİRLERİ EKİTAP OLARAK OKUMAK İÇİN
Biz Ezelden Sevdik
Google Play Kitaplar
Tüm Mobil cihazlar,
bilgisayar, tablet,
iPad, PC,
Mac ve cep telefonlarında okunabilir.