Neden uzaylılar bizimle temasa geçmiyor? Madem milyarlarca yıldız ve katlarca gezegen orada uzayda duruyor. Bir tek biz mi uygarlık kurabildik? Biraz saçma geliyor böyle düşününce değil mi?
Binlerce yıldır uzaylıları aradık. Gökyüzüne hayranlıkla, korkuyla baktık, ziggurat tepelerinden, radyo istasyonlarına, SETI araştırma projelerinden ilk mesajları taşıyan Voyager uydusuna, Hubble’dan James Webb uzay teleskoplarına.
Peki, ya bize bir cevap gelseydi, “Yoldayız böcekler, varınca gününüzü göreceksiniz!” şeklinde bir mesaj almaya hazır mıyız?
Diziyi izleyip bu sayfaya gelmiş olabilirsiniz. Şunu söylemeli ilkin: “3 Cisim Problemi”, 3 kitaptan oluşan bir bilimkurgu serinin Netflix tarafından uyarlanmış hali. (Remembrance of Earth’s Past)
Serinin Kitapları:
- Üç Cisim Problemi
- Karanlık Orman
- Ölümün Sonu
3 kitabı okumuş olmanın gözüyle baktığımda ilk sezon uyarlama olarak ana konuya bağlı ama detaylar ve politika çok kötü.
Yazar Cixin Liu, Çin bilimkurgu yazarları arasında en iyilerinden kabul ediliyor. Hugo ve Nebula ödülleri sahibi.
Dizide beni önemli bir şey çok kızdırdı. Orijinalinde olmayan bir şey, uzaylılara karşı dünyayı korumak için kitapta çeşitli ülkelerden askeri yeteneği olan insanlar vardı.
Dizide ise özellikle Amerikan dış politikaları doğrultusunda ve özellikle İsveç NATO onayı vermemiz öncesinde o gerginlik döneminde her zaman olduğu gibi nefretimize neden olacak mesajlar eklemişler. Amerika ile Türkiye’nin arası iyiyken tüm kahramanlar, yardımcı güçler harika Türk’tür. Biraz aramız bozulsun arkamızdan etmediklerini bırakmazlar.
Bu çalışmanın tadını kaçırıyor. Dünyayı kurtarmak bir PKK gerillaya kalmaz arkadaş. Kitapta böyle bir şey yoktu. Türkiye’nin vatansever subayları, askerleri ülkeyi de kurtarır, gerekirse dünyayı da. Netflix gerçekten çizmeyi aşıyor. Alttaki inceleme Çinli olan yazarın orijinal içeriğine ve bilime uygun şekilde anlatıldı.
Kitapta ve dizide her zamanki atak kovboy tipli, sadece kaslı insanlar ve ahmak politikacıların arasında sıkışmış kurtarma planları yok. Cidden sağlam zeki, iş bilen insanların bakış açılarını, birbiriyle ters düşen fikirleri ve çözüm ararken müthiş projeleri hayata geçirişlerini görüyoruz. Ahlaki sorular ve “hayatta kalma meselesi” arasında karar verme anları, nasıl bir tür olduğumuzu ortaya koyuyor.
“Konu nedir?” derseniz, Çin’li bir bilimkadınının uzaya iletişim amaçlı ilk dünya mesajını Kızıl Sahil Üssü’nden göndermesi ve uzaydan yanıt almasıyla başlıyor.
Ancak korkulan başa geliyor ve dünya dışı canlıların, sonumuzu getirecek işgale geldiklerini anlıyoruz.
Bundan sonrası bol bol düşünce ve spoiler içerir. Dilerseniz önce okuyun ya da istiyorsanız izleyin sonra gelip okuyun.
Evet, başlayalım. Çin’deki Kültür Devrimi siyasi konjonktürünün halk hareketiyle başlayıp kıyıma dönüşmesi çok sert bir şekilde aktarılmış. Bilim insanlarının ölüm karşısında bile gerçekten taviz vermemeleri de.
Kitapta okurken -yazar Çinli olunca- herkes Çinli, kültürlerine alışık değilseniz, işler oldukça farklı geliyor. Netflix bu sefer asıl karakterleri farklı ırklardan, ülkelerden karakterlerle değiştirmiş. Altta orijinal tayfa olsa nasıl görünürdü. Çin kökenli aynı kitaptan uyarlama dizi.
Uzaylılar bizden gelen mesajla dünyaya doğru yol almaya başlıyorlar. Teknolojileri çok ileri ve müthiş büyük bir hızla yola çıkmış uzay gemilerinden oluşma filoları var. Ne var ki, uzay çok büyük, bu büyüklük onların bize 400 yıl içinde ancak gelebileceklerini ortaya koyuyor.
Çok uzakta oldukları sürede bizi tanımak ve gelişimimizi engellemek için müthiş bir fikir geliştiriyorlar. Kuantum fiziğinde dolanıklık diye bir kavram var. Yazının devamında oldukça detaylı açıklama bulacaksınız. Basite indirgeyerek açıklarsak, iki temel parçacık dolanık olduğunda, aralarındaki mesafe ne olursa olsun birbirlerine bilgi aktarabiliyor. Bu garip olay sanki ışık hızından daha büyük bir hızla iletişim varmış gibi görünüyor ama olay farklı.
Böylece dünyaya iki adet proton büyüklüğünde yapay zeka gönderiyorlar. Her an, her yerde sürekli hareket halinde olan bu yapay zekalar öğrendikleri her şeyi anında uzaylıların filosundaki eşleri olan yapay zeka protona aktarıyorlar.
Bu minik ama müthiş zeki yapay zekalara Sophon deniyor.
Sophonların nasıl yapıldıklarını anlattıkları bölüm kitapta daha detaylı ve anlayınca harika bir fikir olduğunu görüyoruz. Bir kitapta gördüğüm en zekice fikirlerden birisi olabilir.
Daha üst bir uzay boyutunda bir gezegen ebatında dev bir bilgisayar yapılır. Yapımı milyon yıl sürer. Mimarisi bittiğinde içinde üstün zekalı bir yapay zeka çalışmaktadır. Tekrar 4 boyutlu uzay – zamana, bizim evrenimize indirgenir. Küçüklüğü bir proton boyutuna geri gelmiş, ebatlarıyla quantum süper yapay zekası oluşmuştur. Artık ışık hızına çıkabilir.
Sophonların yapılmasında temel amaç bizim teknolojik bilimsel gelişmelerimizi durdurmak. Çünkü uzaylıların Trisolaris isimli gezegen sisteminde üç güneş vardır. Güneşlerin yarattıkları kaos, uygarlıklarının defalarca çökmesine, yok oluş yaşamasına yol açmıştır. Bizim gelişimimiz onlara göre daha stabildir ve ilerleme şeklimiz onlarınkinden başka unsurlara bağlı olarak çok daha hızlıdır.
Buna göre, şu an bizden teknolojik olarak ileride yola çıkmış uzay gemileri bize ulaştıklarında sinek gibi avlanacaktır. Çünkü dünya 20-30 yılda bir teknolojik olarak çok büyük bir merdiven atlamaktadır. Düşününce, yüzbinlerce yıl yaşayan insan türü sadece iki yüzyılda elektriği, modern tıp bilimini, bilgisayarları, Interneti, bilimin her dalında kanunları, mobil cihazları ve şimdi de yapay zeka ile daha ilerisini icat etti. 400 yıl sonrasını biz bile tahmin edemiyoruz.
Bilimin fiziği en iyi anlamamızı sağlayan parçacık hızlandırıcı deneyleri sabote etmekle başlamaları bu yüzden. Sophonlar deney sonuçlarına parçaçık olarak girip tüm deney sonuçlarını bozarlar.
İnsan retinalarında hareket ederek, olmayan şeyler görmelerine neden olurlar. Bilim insanlarını delirdiklerine, bilimin bittiğine inandırıp ümitsizlik içinde intihara sürüklerler.
Dünyanın her yerinde oldukları için mükemmel birer casus olurlar. Bunun tek istisnası düşüncelerimiz. Aklımız içinden geçenleri bilemiyorlar.
Böylece dünyayı kurtarmak için üç sınırsız yetkili insan seçilir. Seçilenler bir zamanların Roma’sının zor zamanlarda güçlü düşman saldırılarında hızlı kararlar gerekeceği için ülkeyi kurtarması için Jul Sezar ayarında bir kurtarıcıya senato yetkilerini aktarmasına benziyor.
“Wallfacer” şeklinde bir terim var. Bu insanlara verilen bu isim, aslında meditasyon yaparken duvara gözünü ayırmadan bakan ve gerçeği bulana dek yüzünü duvardan ayırmayı red eden saf iradeye dayalı bir geleneğe gönderme yapıyor. Efsanelerde Bodhi Dharma’nın bu şekilde aydınlanmış bir insan olduğu uyumamak için göz kapaklarını kestiği ve onların düştüğü yerde çay bitkisinin yeşerdiği anlatılır. (Evde yapmayınız, çay her yerde var)
Elbette bunlar efsane ama anlattıkları şu: Sizi dünyayı kurtarma görevine getirseler ve askeri hiçbir deneyiminiz yoksa ne yaparsınız? İstifa edeceğiniz ortada. Gel gelelim istifa mümkün değil.
Dizi ikinci sezonda bu konuya daha çok ışık tutacak. Sıradan bir insanın neden uzaylı bir ırkın hesaplamaları için en riskli yönetici olduğunu göreceğiz. Savaşın nasıl gerçekleşeceğini, iki kültürün birbirini nasıl etkileyeceğini ve yüzlerce yıl geçtikçe dünyanın nasıl değişeceğini.
Güneşin teknolojik kullanımı çok güzel bir diğer fikirdi. Uzayda çok uzaktan yakalanması için bir radyo sinyalinin uzaya değil, güneşe doğrultulup güçlendirici ayna gibi çalıştırılması.
Diziyi izlerken nötrino gözlemi için yerin metrelerce altına yapılan su dolu dev nötrino havuz görüntülerine heyecanla baktım. :)
Elbette uzayda hız kazanmak için nükleer füzelerin ardı ardına patlatılması ve güneş yelkenlisi kullanılması yine teknik ve güzel çözümlerdendi.
En korkunç teknolojik uygulama tahmin edeceğiniz gibi dev gemiyi içindeki insanlarla şeritlere kesen nano-materyal filamentlerdi. Üstte fikir babası.
Ölüm mü ölümsüzlük mü? Bu da güzel bir soruydu. Uzaya giden bir beyin ölmüş mü olur yoksa onu bulan uzaylıların elinde ebedi hayata mı kavuşur ve ne şartlarda?
KARANLIK ORMAN TEORİSİ NEDİR?
Uzaylılar neden cevap vermiyor? Bir orman düşünün, vahşi yırtıcılar, kükrüyor. Ortamı pek anlamamış saf bir otçul hayvan ses çıkarınca, hemen oraya koşuyor ve üstüne çullanıp onu canından ediyorlar. Böylece biri ses çıkarınca, diğer gizlenenler, “Bağırmayın, susun, öleceksiniz susun!” diye sessizce dua etmekten başka çare bulamıyorlar.
Bu teoride, Kardashev Ölçeği‘ne göre bir uygarlık yeterince gelişip uzaya mesaja gönderme evresine gelince artık Tip 1 uygarlık enerji seviyesine doğru gideceği anlaşılıyor. Bunun devamında Tip 2 uygarlık seviyesine çıkışı yıldızının gücünü kullanabilmesi geliyor demek. Artık o noktada herkes için güçlü rakip haline geliyor. Yaşanabilir tüm gezegenlere yayılma konusunda böyle bir rekabet olduğu ve bu yaşam kavgasında bizden binlerce, milyonlarca yıl önce ortaya çıkıp yeni rakiplerini acımasızca yok eden çok yüksek bilim seviyesinde uzaylı medeniyetler olabileceği düşünülüyor.
Kısacası uzaya “Biz buradayız” diye uydular ve mesajlar göndermiş dünyamız için artık çok geç :D Bizim yolladığımız mesaj:
”Sayın Türkçe bilen arkadaşlarımız, sabah şerifleriniz hayrolsun.”
Stephen Hawking “yapmayın guzum” demişti ama dinleyen kim :)
YAZARIN HAYATI:
Liu Cixin Haziran 1963’te Pekin’de doğdu. Yazarlık kariyerine başlamadan önce mühendisti. 1989’da Supernova Era ve China 2185’i yazdı. Ancak o dönemde iki kitabı da yayımlanmadı. Yayımlanan ilk kısa öyküsü Whalesong, Haziran 1999’da Science Fiction World’de yayımlandı. Aynı yıl With Her Eyes adlı romanı Galaxy Ödülü’nü kazandı.
2000 yılında The Wandering Earth’ü yazdı ve bu kitap da Galaxy Ödülü’nü kazandı ve 2019 yılında filme uyarlandı. Ocak 2006’da Mountain adlı kısa öyküsü yayınlandığında, birçok okur Liu’nun bir roman yazmasını umduklarını yazdı. Liu, kısa öykülerden ziyade roman uzunluğundaki metinlere odaklanmaya karar verdi. Dünya’nın Geçmişini Hatırlamak dışında, Liu’nun romanları arasında Süpernova Çağı ve Top Yıldırım bulunmaktadır.
SOPHONLAR DETAYLI ANLATIM:
Sophonlar on bir boyutlu protonların Trisolaran parçacık hızlandırıcıları ile boyutsal olarak açılarak iki boyutlu protonlara indirgenmesiyle oluşturulur. İki boyutlu formdayken, bir süper bilgisayar oluşturmak için devre ile gömülürler. Bir kez çevrimiçi olduklarında, gömülü süper bilgisayar protonun boyutsal seviyesini kontrol edebilir ve kendisini on bir boyutlu bir protona geri katlayabilir. Çıplak gözle görülebilmesi için protonlar kendilerini dördüncü, beşinci ya da altıncı boyuta kadar açabilir ve kütlelerini değiştirmeden her bir alt boyutta daha da büyüyebilirler. Her şeyi görsel olarak kaydedebilirler ve bu nedenle ikincil amaçları, topladıkları bilgileri kuantum dolanıklığı yoluyla anında başka bir sophona geri ışınlayarak gözetleme cihazları olarak hareket etmektir. Trisolaran üreticileri için birincil amaçları Dünya’nın parçacık hızlandırıcılarını bozmaktır, ateşlenen parçacıkların yollarına girebilir ve yeniden bir araya gelmeden önce deneylerin sonuçlarını karıştırarak bilimin ilerlemesini etkili bir şekilde engelleyebilirler. Üç boyutlu uzayda ışık hızında hareket edebildikleri için, tek bir sophon Dünya’nın tüm parçacık hızlandırıcılarını bozabilir.
https://en.wikipedia.org/wiki/Remembrance_of_Earth%27s_Past
HİBERNASYON İLE İNSANLARI DONDURMAK
Karanlık Orman zamanında insanlık, belirli genetik bozukluklar haricinde bir insan hayatını yüzlerce yıl boyunca yaşlanmadan koruyabilen kriyojenik teknolojiyi geliştirmiştir. Başlangıçta, tam olarak geliştirilmeden önce bir eşitsizlik işareti olarak görülmüş, zenginlerin yüzyıllar boyunca daha ileri teknoloji, barış ve insani gelişim çağlarına atlamasının bir yolu olarak görülmüştür. Ancak Trisolar istilasının ortaya çıkmasıyla birlikte, insanlar kıyamet gününe atlamak yerine hala Trisolaris’ten arınmış bir dünyada doğal yollarla ölmeyi tercih ettiklerinden, talep açısından neredeyse değersiz bir teknoloji haline gelir. Bu nedenle, sadece araştırmacılar ve bazı yüksek değerli personel zaman atlamak için kriyojeniklerden faydalanmaktadır.
https://en.wikipedia.org/wiki/Remembrance_of_Earth%27s_Past
3 CİSİM PROBLEMİ NE ANLAMA GELİYOR?
Fizikte ve klasik mekanikte üç cisim problemi , üç noktalı kütlelerin başlangıç konumlarını ve hızlarını (veya momentumlarını ) alma ve sonraki hareketlerini Newton’un hareket yasalarına ve Newton’un evrensel çekim yasasına göre çözme sorunudur.
Üç cisim problemi n -cisim probleminin özel bir durumudur. İki cisim problemlerinin aksine , genel bir kapalı form çözümü mevcut değildir, çünkü ortaya çıkan dinamik sistem çoğu başlangıç koşulu için kaotiktir ve genellikle sayısal yöntemler gereklidir.
Tarihsel olarak, kapsamlı bir çalışma gerektiren ilk spesifik üç cisim problemi Ay , Dünya ve Güneş’i içeren problemdi. Genişletilmiş modern anlamda, üç cisim problemi, klasik mekanikte veya kuantum mekaniğinde üç parçacığın hareketini modelleyen herhangi bir problemdir.
https://en.wikipedia.org/wiki/Three-body_problem
FERMİ PARADOKSU VE DRAKE DENKLEMİ NEDİR?
Fermi paradoksu iki şekilde sorulabilir. Birincisi, “Neden Dünya’da veya Güneş Sisteminde uzaylılar veya onların eserleri bulunmuyor ? “. Eğer yıldızlararası yolculuk mümkünse, hatta “yavaş” yolculuk bile Dünya teknolojisinin erişebileceği düzeydeyse, o zaman galaksiyi kolonileştirmek yalnızca 5 milyon ila 50 milyon yıl sürecektir. Bu , bırakın kozmolojik ölçeği , jeolojik ölçekte bile nispeten kısadır . Güneş’ten daha yaşlı çok sayıda yıldız bulunduğuna ve akıllı yaşamın başka yerlerde daha önce evrimleşmiş olabileceğine göre, galaksinin neden halihazırda kolonileştirilmediği sorusu ortaya çıkıyor. Kolonizasyon tüm yabancı uygarlıklar için pratik olmasa veya istenmeyen bir durum olsa bile, galaksinin büyük ölçekli keşfi sondalarla mümkün olabilir . Bunlar, Güneş Sistemi’nde eski sondalar veya madencilik faaliyetlerine dair kanıtlar gibi tespit edilebilir eserler bırakabilir, ancak bunların hiçbiri gözlemlenmedi.
Sorunun ikinci şekli ise “Neden evrenin başka yerlerinde zeka belirtileri yok?” şeklindedir. Bu versiyon yıldızlararası yolculuğu varsaymaz ancak diğer galaksileri de içerir. Uzak galaksiler için seyahat süreleri, Dünya’ya uzaylı ziyaretlerinin olmayışını pekala açıklayabilir, ancak yeterince gelişmiş bir uygarlık, gözlemlenebilir evrenin boyutunun önemli bir bölümünde potansiyel olarak gözlemlenebilir olabilir . Bu tür uygarlıklar nadir olsa bile, ölçek argümanı onların evrenin tarihi boyunca bir noktada var olmaları gerektiğini ve hatırı sayılır bir zaman dilimi boyunca çok uzaklardan tespit edilebildiklerinden, onların yaşaması için çok daha fazla potansiyel alan olduğunu gösteriyor. kökenleri insan gözlem menzili dahilindedir. Paradoksun Samanyolu galaksisi için mi yoksa bir bütün olarak evren için mi daha güçlü olduğu bilinmiyor.
https://en.m.wikipedia.org/wiki/Fermi_paradox
Drake denklemi:
- N = Samanyolu galaksisinde iletişimin mümkün olabileceği uygarlıkların sayısı (yani mevcut geçmiş ışık konisi üzerinde olanlar );
- R ∗ = Galaksimizdeki ortalama yıldız oluşum oranı.
- f p = gezegenleri olan yıldızların oranı.
- n e = gezegenleri olan yıldız başına potansiyel olarak yaşamı destekleyebilecek ortalama gezegen sayısı
- f l = bir noktada yaşamı gerçekten geliştiren, yaşamı destekleyebilecek gezegenlerin oranı.
- f i = akıllı yaşamı (uygarlıkları) geliştirmeye devam eden yaşamın bulunduğu gezegenlerin oranı.
- f c = varoluşlarının tespit edilebilir işaretlerini uzaya bırakan bir teknoloji geliştiren uygarlıkların oranı.
- L = bu uygarlıkların tespit edilebilir sinyalleri uzaya saldığı süre.
KUANTUM DOLANIKLIK NEDİR?
Kuantum dolanıklık, bir grup parçacığın, parçacıklar büyük bir mesafe ile ayrıldığında da dahil olmak üzere, grubun her bir parçacığının kuantum durumunun diğerlerinin durumundan bağımsız olarak tanımlanamayacağı şekilde üretilmesi, etkileşime girmesi veya uzamsal yakınlığı paylaşması olgusudur. Kuantum dolanıklık konusu klasik ve kuantum fiziği arasındaki farklılığın merkezinde yer alır: dolanıklık kuantum mekaniğinin klasik mekanikte bulunmayan temel bir özelliğidir
Dolaşık parçacıklar üzerinde yapılan konum, momentum, spin ve polarizasyon gibi fiziksel özelliklerin ölçümleri, bazı durumlarda, mükemmel bir şekilde ilişkili bulunabilir. Örneğin, bir çift dolaşık parçacık toplam spinlerinin sıfır olduğu bilinecek şekilde üretilirse ve parçacıklardan birinin ilk eksende saat yönünde spine sahip olduğu tespit edilirse, aynı eksende ölçülen diğer parçacığın spini saat yönünün tersine bulunur. Bununla birlikte, bu davranış görünüşte paradoksal etkilere yol açar: bir parçacığın özelliklerinin herhangi bir ölçümü, o parçacığın görünür ve geri döndürülemez bir dalga fonksiyonu çöküşüne neden olur ve orijinal kuantum durumunu değiştirir. Dolaşık parçacıklarda bu tür ölçümler dolaşık sistemi bir bütün olarak etkiler.
Bu tür olaylar Albert Einstein, Boris Podolsky ve Nathan Rosen’in 1935 tarihli bir makalesinin ve kısa bir süre sonra Erwin Schrödinger’in EPR paradoksu olarak bilinen durumu açıklayan birkaç makalesinin konusu olmuştur. Einstein ve diğerleri, nedenselliğin yerel gerçekçilik görüşünü ihlal ettiği için böyle bir davranışın imkansız olduğunu düşündüler (Einstein buna “uzaktan ürkütücü eylem” diyordu) ve kuantum mekaniğinin kabul edilen formülasyonunun bu nedenle eksik olması gerektiğini savundular.
Ancak daha sonra, kuantum mekaniğinin sezgisel olmayan öngörüleri, dolanık parçacıkların polarizasyonunun veya spininin ayrı konumlarda ölçüldüğü ve Bell’in eşitsizliğini istatistiksel olarak ihlal eden testlerde doğrulandı. Daha önceki testlerde, bir noktadaki sonucun kurnazca uzaktaki noktaya iletilerek ikinci noktadaki sonucu etkilemiş olabileceği göz ardı edilemiyordu. Bununla birlikte, “boşluksuz” Bell testleri olarak adlandırılan testler, konumların ışık hızında iletişimin ölçümler arasındaki aralıktan daha uzun – bir durumda 10.000 kat daha uzun – süreceği kadar yeterince ayrıldığı yerlerde gerçekleştirildi.
Kuantum mekaniğinin bazı yorumlarına göre, bir ölçümün etkisi anında ortaya çıkar. Dalga fonksiyonu çöküşünü kabul etmeyen diğer yorumlar ise herhangi bir “etki” olduğuna itiraz etmektedir. Bununla birlikte, tüm yorumlar dolaşıklığın ölçümler arasında korelasyon ürettiği ve dolaşık parçacıklar arasındaki karşılıklı bilgiden yararlanılabileceği, ancak ışıktan daha yüksek hızlarda herhangi bir bilgi aktarımının imkansız olduğu konusunda hemfikirdir. Dolayısıyla, aksi yöndeki popüler düşünceye rağmen, kuantum dolaşıklığı ışıktan daha hızlı iletişim için kullanılamaz.
Kuantum dolanıklığı fotonlar, elektronlar ve hatta küçük elmaslarla deneysel olarak gösterilmiştir. Dolanıklığın iletişim, hesaplama ve kuantum radarında kullanımı aktif bir araştırma ve geliştirme alanıdır.
https://en.wikipedia.org/wiki/Quantum_entanglement
PICOTECHNOLOGY
Pikoteknoloji terimi, nanoteknoloji terimine paralel olması amacıyla pikometre ve teknoloji kelimelerinin birleşiminden oluşmuştur. Metrenin trilyonda biri ya da piko ölçek (10-12) ölçeğinde, maddenin teknolojik manipülasyonunun gelecekteki varsayımsal bir seviyesidir. Bu, nanometreden (ve dolayısıyla çoğu nanoteknolojiden) üç büyüklük mertebesi ve çoğu kimya dönüşümü ve ölçümünden iki büyüklük mertebesi daha küçüktür. Pikoteknoloji maddenin atomik düzeyde manipülasyonunu içerecektir. Bir başka varsayımsal gelişme olan femtoteknoloji ise madde ile atom altı düzeyde çalışmayı içerecektir.
Pikobilim, bazı fütüristler tarafından maddenin gerçek pikometre ölçeğinde yapılandırılmasına atıfta bulunmak için kullanılan bir terimdir. Pikoteknoloji, tek tek atomların yapısının ve kimyasal özelliklerinin, tipik olarak bir atom içindeki elektronların enerji durumlarının manipülasyonu yoluyla, olağandışı özelliklere sahip metastabil (veya başka bir şekilde stabilize edilmiş) durumlar üretmek ve bir tür egzotik atom üretmek için değiştirilmesini içerecek şekilde tanımlanmıştır. Gerçek dünyada var olduğu bilinen benzer dönüşümler, atomların oksidasyon durumlarını manipüle edebilen redoks kimyası; lazerlerde ve bazı doygun emilim biçimlerinde olduğu gibi elektronların metastabil uyarılmış durumlara uyarılması ve bilgi kodlamak için Rydberg atomlarındaki uyarılmış elektronların durumlarının manipülasyonudur. Ancak bu süreçlerin hiçbiri fütüristler tarafından tanımlanan egzotik atom türlerini üretmemektedir.
Alternatif olarak pikoteknoloji, nanoteknolojideki bazı araştırmacılar tarafından atomların ve cihazların nanometre altı hassasiyetle konumlandırıldığı yapıların imalatını ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu, çok yakın iki atom arasındaki etkileşimin gücü nedeniyle tek bir atom veya molekülle etkileşimin istendiği durumlarda önemlidir. Örneğin, bir atomik kuvvet mikroskobu prob ucundaki bir atom ile incelenen bir numunedeki bir atom arasındaki kuvvet, ayırma mesafesiyle üstel olarak değişir ve 50 ila 100 pikometre mertebesindeki konum değişikliklerine duyarlıdır (kısa mesafelerde Pauli dışlaması ve uzun mesafelerde van der Waals kuvvetleri nedeniyle).
https://en.wikipedia.org/wiki/Picotechnology
Damlacık Nedir?
Trisolaran uzay sondaları güçlü bir etkileşim kuvveti malzemesiyle kaplıdır. Bu malzeme sayesinde, güneş sistemindeki herhangi bir malzemeden daha güçlüdürler ve bu nedenle herhangi bir fiziksel saldırıya karşı dayanıklıdırlar. İtiş sistemleri 3 boyutlu uzayda herhangi bir yönde hareket edebilir. Görünüşe göre eylemsizlikten etkilenmezler, ani imkansız dönüşler yapabilirler ve birincil saldırı yöntemleri nesneleri basitçe parçalamaktır.
YAZARLA SÖYLEŞİ Cixin Liu
3. CİSİM PROBLEMİ 2. ve 3. SEZON NE ANLATACAK?
SPOILER.
Dikkat ileri seviyede spoiler içerir. İzleme zevkinizi kaçırabilir. Yine de okuyayım derseniz aşağıda. Bazı kısımlar kitaba göre anlatılmıştır. Dizideki karakterlere göre uyarlanacağı şimdiden bellidir.
Wallfacerler plan yaparken uzaylı ortağı hain insanlar içinden seçilenler de kendilerine duvar yıkıcı diyerek bu planları birer birer yok ederler. Geriye sadece asker kökenli olmayan ve görünüşe göre hiçbir şey yapmayan biliminsanı kalır. Dizide siyahi kitapta Çinli bir biliminsanı. Ve o müthiş bir şantaj metodu bulur.
Nükleer bomba paradoksunu bilirsiniz. İki rakipte bomba varsa artık kurtuluş umudu ötekinin dalgınlığıdır. Madem uzaylılar bizim yerimizi biliyor biz de onların filosunun yerini uzaya yayabiliriz. Onlardan daha gelişmiş uygarlık bizden önce onları bulup yok edecektir. Sonuçta sinyalin kaynağını da bulup yok edeceklerdir. Bizi. Ama bu son çare uzaylıların bizimle dost kalmak zorunda olması içindir. Yani intihar tehdidi nedeniyle yolda oldukları sürece gelişmemizi durduramazlar. Ancak onlar da boş durmaz ve bize iyice yaklaştıklarında sinyal göndermemizi engelleyici bir cihazı dünyanın önünde bırakırlar. Artık yeni bir tehdit bitmiştir. Dünya teknik olarak işgal edilecektir.
Trisolaran uzaylıların gönderdiği tek bir “Damlacık” şeklinde metal görünümlü şekil yüzyıllar boyunca hazırladığımız müthiş gelişmiş uzay gemisi filomuzu paramparça eder. Çünkü güneş sistemindeki her şeyden daha güçlü bir yapısı vardır. Birkaç uzay gemimiz kurtulup kaçıp uzaya açılır. Onların gözünden dünya kaybetmiştir.
Luo, Wallfacer olarak seçildiğini çünkü Trisolaranların doğrudan suikast için hedef aldığı (ve başarısız olduğu) tek insan olduğunu öğrenir ve bu da uzaylıların bilinmeyen bir nedenden dolayı ondan korktuğunu öne sürer. Luo, muhtemelen sofonların kulak misafiri olduğu Ye Wenjie ile yaptığı konuşma nedeniyle hedef alınmış olması gerektiği sonucuna varır. Konuşmayı düşündükten sonra bir gerçeğin farkına varır. Luo, amacını açıklamadan, 49,5 ışıkyılı uzaklıktaki bir yıldızın konumunu galakside yayınlanmak üzere ayarlar. Daha sonra kış uykusuna yatar ve yıldız üzerinde bir etki fark edilirse uyandırılmayı ister. Yayın gönderildikten kısa bir süre sonra, Trisolaran filosu, Güneş Sistemine istila kuvvetinin geri kalanından çok daha erken ulaşacak olan daha hızlı ivmeye sahip bir dizi sondayı fırlatır.
Luo, 200 yıl sonra daha zengin, daha gelişmiş bir toplumda yeniden canlanır ve Wallfacer programının sonlandırıldığı kendisine söylenir. Teknolojisi sophon sabotajıyla sınırlı olsa da, Dünya hâlâ Trisolaran gemilerinden daha büyük ve daha hızlı bir gemi filosu kurmayı başardı ve dünya liderleri işgal kuvvetini yenebileceklerinden emin. Bu zafer coşkusu, teknolojik olarak çok daha gelişmiş olduğu ortaya çıkan ve insanlığın birleşik filosunu birkaç dakika içinde yok eden Trisolaran’ın ilk sondasının gelişiyle paramparça oldu. Dünya kitlesel bir histeriye dönüşür ve yok edilmeyen birkaç gemi, yeni medeniyetler kurmak için Güneş Sisteminden kaçar.
BM, Luo’nun konumunu yayınladığı yıldızın, bilinmeyen aşırı gelişmiş bir medeniyet tarafından ortadan kaldırıldığını ve Wallfacer statüsünün hızla geri kazanıldığını keşfeder. Ancak Luo, stratejisinin zaten suya düştüğünü söylüyor. Filoyu yok ettikten sonra, Trisolaran sondası kendisini Dünya’nın yakınına yerleştirir ve sabit bir sinyal bozucu sinyal iletmeye başlar, böylece yıldızlararası iletişimi engeller.
Luo, stratejisinin temelini oluşturan ve Ye Wenjie ile yaptığı konuşmanın ardından anladığı karanlık orman hipotezini özel olarak şöyle açıklıyor: Galaksinin her yerinde yaşam var, ancak büyüme sabit ve kaynaklar sınırlı olduğundan, her galaktik uygarlık güçlü bir şekilde birbirine bağlıdır. Keşfedildiğinde diğerlerini yok etmeye teşvik edildi. Buna karşı tek savunma fark edilmemektir, bu da Fermi paradoksunu açıklamaktadır .
Luo, Trisolaralıları ana gezegenlerinin konumunu galaksiye yayınlamakla tehdit ederek ateşkes yapmaya zorlamayı ve karşılıklı garantili bir yok etme senaryosu yaratmayı amaçlamıştı. Trisolaran sondasının bu tür iletişimi engellemesiyle birlikte, çaresiz Luo, ana Trisolaran filosunun gelişini tespit etmeye yardımcı olacak ancak engellemeye yardımcı olmayacak kozmik toz yaratmak amacıyla dış güneş sistemi boyunca nükleer bombaların dağıtılmasını içeren bir BM projesi üzerinde zamanını harcıyor.
Ancak bu bir hiledir. Gerçek amacı, sondanın iletim sıkışmasını atlatmaktır. Luo, sophon’lara bombaların, patlamalarının yarattığı kozmik toz modelinin tüm gözlemcilere Trisolaris’in yerini Mors alfabesi biçiminde gösterecek şekilde programlandığını ve düzenlendiğini açıklar . Trisolaris, bombaları patlatmadan bırakma karşılığında ateşkesi kabul eder, filosunun yönünü değiştirir ve insanlığın bilimsel ilerlemesine yardım etmeyi kabul eder.
Karanlık Orman’daki olaylardan 50 yıl sonra, insanlık hala Trisolaris ile ateşkes altındadır ve Sophon, Trisolaris’in Dünya’daki elçisi olarak yeniden görevlendirilir. Neredeyse elle tutulamayan gerçek formu yerine, artık kırılgan ve zararsız görünen muhteşem bir Japon kadın şeklindeki robot bedeninde yaşamaktadır. Bu sırada Luo Ji uzun süredir Kılıç sahibi (Trisolaris’in koordinatlarının uzayın derinliklerine yayınlanmasından sorumlu kişi) pozisyonundadır ve emekliliği yakındır. Müstakbel kadın kılıç sahibi Cheng Xin, aktarıma katılmadan önce Sophon’u ziyaret eder ve bu sırada Sophon her ikisinin de kadın olduğunu ve bu nedenle dünyayı müreffeh ve güzel bir yer haline getirmekten sorumlu olduklarını söyler.
Cheng Xin daha sonra Kılıç sahibi pozisyonunu üstlenirken, yaşlı Luo Ji insanlığın koruyucusu olarak yarım asırlık kariyerinin ardından nihayet yükünü bırakır. Ancak, aktarımdan sadece on dakika sonra, Damlacıklar Dünya’ya saldırır ve koordinatları yayınlamak için hayati önem taşıyan tüm yerçekimsel dalga yayıcılarını yok eder. Sophon gerçek yüzünü ortaya çıkarır, korkmuş ve çaresiz Cheng Xin’le alay eder ve ona bunca yıldır insanların gardlarını düşürmelerini, zayıflamalarını ve Cheng Xin gibi bir uygarlığı yok etmek şöyle dursun, bir sineğe bile dokunamayacak (ve Dünya Trisolaris’e çok yakın olduğu ve onun yıkımına yakalanma ihtimali olduğu için kendi hayatını riske atacak) korkak bir Kılıç sahibini seçmelerini beklediğini söyler. İnsanlığın Trisolaris’i caydırmak için elindeki tek aracı mühürleyen Sophon, Trisolarislilerin ikinci istilasının habercisi olarak hareket eder ve Dünya’daki tüm insanların silahsız bir şekilde Avustralya’ya göç etmelerini ve orada bir rezervdeki yerli halk gibi muamele görmelerini sağlar. Sözlerini uygulamak için Damlacıkları kullanır ve onlarla asi ve itaatsiz insanları öldürür.
İnsanlık yaklaşan kıyametle yüzleşirken, umut, ilk Damlacık’ın yıkımı sırasında Güneş Sistemi’ni çoktan terk etmiş olan bir insan uzay aracı şeklinde gelir. Gemide kendi yerçekimsel dalga yayıcılarını taşıyan bu insanlar, dostlarını biraz olsun kurtarabilmek umuduyla Trisolaris’in koordinatlarını yayınlarlar. Yayından bir yıl sonra, Sophon yerçekimi dalgasını algılar; artık Dünya’yı işgal etmenin iyi bir şey olmadığını bilerek, ikinci filoyu rotasını değiştirmeye çağırır, çünkü Trisolaris ve Dünya artık tehlike bölgesidir ve her an yok edilebilirler.
İkinci filo yola çıkmadan önce, Sophon Cheng Xin ile Cheng Xin’in iki yüzyıl önce beynini bir sondaya yerleştirip ilk Trisolaran filosuna göndermeye gönüllü olan ve onlar hakkında istihbarat toplamak için çok az bir şansı olan arkadaşı Yun Tianming arasında bir buluşma ayarlar. Şimdi yeniden bedenlenmiş olan Yun Tianming, Cheng Xin’e Güneş Sistemi’nin yok edilmesinden kaçmanın sırrını sakladığı, kendi yazdığı üç peri masalını anlatır. Sophon tarafından fark edilmeden Cheng Xin’e bilgi aktarmayı başaran Yun Tianming, yayın aracılığıyla Cheng Xin’e veda eder ve Sophon’un robot bedeni kısa bir süre sonra kendini imha ederek proton formuyla Güneş Sistemini terk eder.
Sophon’un bir sonraki ve son ortaya çıkışı, insanlığın Yun Tianming’in istihbaratını deşifre edememesi ve Cheng Xin’in bir zaman genişlemesi olayına yakalanması nedeniyle Güneş Sisteminin yok olmasından çok sonradır. Yanında sadece Guan Yifan adında bir erkek insan bulunan Cheng Xin, Yun Tianming’in talimatıyla dünya dışı bir gezegene varır ve burada Guan’la birlikte bir cep boyutu bulur. Sophon onları içeride (robot formunda) beklemektedir ve cep boyutunun Yun Tianming’den bir hediye olduğunu ve artık kalan iki insana bakmaktan sorumlu olduğunu belirtir. Üçlü, cep boyutunda saklanarak evrenin sonundan kurtulur. Evrenin yeniden doğuşundan sonra, Sophon liderliğindeki üçlü, bilinmeyeni keşfetmek için ilkel bir uzay aracıyla cep boyutundan ayrılır.
Buraya kadar okumuş harika insanlar size bir soru:
O gözlük adınıza gelse başlığı takıp oyunu oynar mıydınız?
KAYNAKÇA:
Wikipedia:
İngilizce :
https://en.wikipedia.org/wiki/The_Three-Body_Problem_(novel)
Türkçe:
https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%9C%C3%A7_Cisim_Problemi
https://en.wikipedia.org/wiki/Liu_Cixin
Goodreads:
https://www.goodreads.com/book/show/20518872-the-three-body-problem
IMDB:
https://www.imdb.com/title/tt13016388/
Harika yazmışsın.
Güzel yazı olmuş. Beklediğimden çok daha detaylı. Keyifle okudum.
Teşekkürler.
Çok teşekkürler arkadaşlar. :D