Türkçe için çırpındık “eli sopalı TDKcı” dediler. E, paşam öyleyse posterlere buyrun 🙂

budasizekapakk


Bir Internet siteniz varsa “Türkçe Türkçe yazılır, MSN Türkçesi” ile değil kampanyamıza katılarak bir makale yazın, o sayfada yorum olarak yazdığınız yazının adresini bırakın ve şeref listemizde yer alın. Siteniz yoksa bilgilendirin. Dil polisi olmayın ama anlaşılır bir Türkçe ile yazın, konuşun. Dillerini kaybeden toplumlar önce iletişimi ve bilgiyi, bunları kaybedenler, huzuru ve özgürlüğü, bunları kaybedenler de….
Not: TDK = Türk Dil Kurumu 😉

budasizekapaksuperorta2

BUDA SİZE KAPAK OLSUN!

Dahi anlamındaki “de” ayrı yazılır. Ayrı yazılmazsa, “Buddha” size kapak olur!

Görsel tasarım ve kampanya: Süleyman Sönmez – Güneşin Tam İçinde
Fotoğraf: Roshan Raok
Çalışmanın büyük boyutlu posteri için deviantart sayfamıza buyrun

turkceokundugugibiyazi

TÜRKÇE OKUNDUĞU GİBİ YAZILIR

Türkçe, okunduğu gibi yazılır! “slm, nbr, kib, eyw, as, sa, tmm”… Türkçe değildir.

Görsel tasarım ve kampanya: Süleyman Sönmez – Güneşin Tam İçinde
Fotoğraf: Swanksalot
Çalışmanın büyük boyutlu posteri için deviantart sayfamıza buyrun

dilherkesi

DİL HERKESİ ÇOK YÜKSEĞE TAŞIYABİLİR!

Türkçeyi özenli kullanın.
Görsel tasarım ve kampanya: Süleyman Sönmez – Güneşin Tam İçinde
Fotoğraf: Chasing imperfection
Çalışmanın büyük boyutlu posteri için deviantart sayfamıza buyrun

msnce

MSNceden TÜRKÇEYE TERCÜME (Translator)

Görsel tasarım ve kampanya: Süleyman Sönmez – Güneşin Tam İçinde

Friendfeed’de söylenenler aşağıda.



EPOSTA ABONELİĞİ İÇİN

Aşağıdaki formda e-posta adresinizi yazın, gelen e-postaya onay verin.


https://suleymansonmez.substack.com/
E-posta aboneliği için e-posta adresinizi eklemeniz, aşağıdaki konuları anlayıp izin verdiğiniz anlamına gelir.
Lütfen okuyunuz. Temel olarak, siteden (Güneşin Tam İçinde) ve yazardan (Süleyman Sönmez) e-posta bülten almaya izin vermek anlamını taşır. Bu iznin temeli: okunacak yazılar, izlenecek videolar, dinlenecek podcastlar, fotoğraflar, tanıtılacak ürün, kitap, site, uygulama, yapay zeka, eğitim, gezi, teknoloji, anket gibi içerikler ve kampanyalar olabilir. Bültenin içeriğinde, bülten sponsorunun ürün ve hizmetine ait bilgi, link ve banner yer alabilir. Bülten e-posta sistemi substack isimli dünyaca çok bilinen, güvenilir e-posta sistemi tarafından gönderilir. E-postalar yeni bir e-posta dağıtım sistemine geçmek dışında üçüncü şahıs ve şirketlerle paylaşılmaz. İşleyiş gereği yurtiçi ve yurtdışındaki server sistemlerinden hizmet verilebilir. Spam gönderilmez. İstediğiniz noktada, tek adımla her e-postanın en altındaki "Unsubscribe" seçilerek üyelikten çıkılır ve siz tekrar e-posta abonelik formuyla veya bülten sayfasında üye olana dek yeni e-posta almazsınız. İlginiz için teşekkür ederiz.


34 YORUMLAR

  1. Artık koca koca insanların -de, -da ayrımını öğrenmesi zamanı geldi de geçiyor. Yeni bir milli seferberlik başlatıp herkese dilbilgisi ve yazım konusunda dikkatli olma bilincini aşılamalıyız.

  2. Özhan, çok basit şeyler kolayca unutuluyor. Sanki ilköğretim bilginin zirvesi ve sonrasında ileri gideceğimize geri gidiyoruz. Çok şaşırtıcı.

    KardanBlog, dostum yazınız için teşekkür ederim. Kampanya sayfamızdaki şeref listemize eklendiniz. 🙂

  3. Kanayan Yaramız.

    Aslında dil nedir? Bu sorunun cevabını bilmeden Türk Diline çözüm aramak anlamsız. Bana göre bir çoğunun yanlış bildiği dil insanların birbirileri ile anlaşmak için oluşturduğu belirli kuralları olan insan sesi yada insan sesleri topluluğu olmaktan daha farklı bir şey. Dil Allah’ın insanlara bahşettiği ve insanlar için yarattığı bir olgudur. Belirli kurallarının olduğu doğrudur. Çünki onu yaratan yarattığı her şeyi bir kurala hesap ve denge üzerine yaratmıştır. Tarihçilerimiz tarihi yazının bulunuşu ile başlatırlar. Oysa Dil Ademin yaratılışından bu yana olduğu muhakkaktır. Her topluluğa kendi içinden peygamberler gönderilmiştir. Başka bir deyişle Allah insanlara emilerini kendi dilleri ile bildirmiştir. Hatırımda kaldığı kadarıyla İslamiyetten öceki dinlerde kutsal kitaplarda Allah’ın ilk emri “Bak”, “Dinle” şeklinde göze ya da kulağa hitap ederken, Kur’an da ilk emir “Oku” dur. Bu da bize dildeki anlatımın ne kadar önemli olduğunu anlamamız açısından yeterlidir.
    Biliyorum konumuz bu değil diyeceksiniz. buraya kadar yazılanlardan anlaşılan daha dar anlamda “Türkçe ve Türkçe’nin doğru kullanımı” ele alınmış. şurada iki satır yazı yazmak istiyorum ama yazıp yazıp siliyorum tekrar yazıyorum. Acaba şöyle mi anlaşılır böyle mi anlaşılır diye. Dilimizi o hale getirdilerki duygu ve düşüncelerimizi anlatamıyoruz. Birbirimizi yanlış anlıyoruz. Bence örf, adet ve gelenekleri itibariyle birbirlerine çok benzemelerine rağmen ,aralarında ister adına iletişim noksanlığı deyin, ister diyalog noksanlığı deyin, her ne derseniz deyin, birbirini anlamayan yada anlamak istemeyen farklı kültürlerin oluşturduğu insanlar topluluğu gibi. Bana görede bunu birinci sebebi Türk Diline gereken önemin verilmemesi ve “Türk Dili üzerine Oynanan Oyunlar” diyerek “komplo terileri” üretmek de istemiyorum ana sanki birilerinin eli sürekli ağzımızın içinde. durmadan dilimizle oynuyor.

  4. Merhaba,

    Sizin gibi Türkçemize önem veren birisine bunu söylemek pek hoşuma gitmese de söyleyeceğim. Belki de -de, -da konusundan da önce gelmesi gereken konudur bu. Harflerin Okunuşu

    Örneğin ka, haş, es, ef vb. gibi çok büyük yanlışlar yapılıyor. Oysa Türkçemizde harfler kesinlikle böyle okunmaz. Be, ce, de, fe, he, se ve özellikle ke (Ka değil) diye okunurlar. ÖSYM bile bu konuda çok hassastır; sınavlarında bile soru çıkar bu konuyla ilgili.

    Bunları neden söylüyorum. Konunun hemen başında TDKcı (TeDeKa’cı değil TeDeKe’ci olmalıdır) kelimesi dikkatimi çektiği için…

    Bence -de, -da konusundan önce harflerin okunuşlarından başlayarak temelden öğretmek çok daha yararlı olacaktır diye düşünüyorum.

  5. Son Silahşör 🙂 Çok yerinde bir tespit. Ancak dikkat edilirse tırnak içinde. Yani benim söylemim değil. Yazdıkları gibi aldım, düzeltme yapmadan olduğu gibi yayımladım. Yine de hatırlatmanız çok güzel olmuş. Bir şekilde hepimizin en çok unuttuğu basit kurallardan biri.

    Mustafa Bey, sitenizi şeref listemize ekliyorum. Teşekkür ederim.

  6. Merhabalar ;

    İlk önce sizi tebrik etmek istiyorum. Gerek yeni öğrendiklerimden dolayı, gerek ilginizden.

    Bu konuyla ilgili bende kendi blogumda bir yazı yazdım.

    Mutlu günler.

    Buğra Yıldız

  7. Merhaba ;
    Dil ve kullanımı için yaptığınız bu çalışma ve odaklamayı gönülden destekliyoruz. Ayrıca, dilde oluşturulan bu dejenerasyonların, sadece bahsedilenlerle kalmadığını, toplumları meydana getiren en küçük nüvenin yani “İNSAN” denilen varlığın, evrensel gelişim ve tekamülünde; “özgürlük, serbestlik, hoşluk vb.” adına bireyselleştirilerek, bu muhteşem bireyin, gelişim yolundan çıkarıldığını görürüz…

  8. Selamlar, ben her ne kadar Türkçenin okunduğu gibi yazılan bir dil olmadığını düşünsem de (sesli harfler cümle içindeki konumlarına göre farklı okunuyor ve mesela gelicem, gidicem gibi söylemler geleceğim, gideceğim şeklinde yazılıyor. başka örnekler de var) çok duyarlı bir kampanya ve muhteşem posterler!

    Destekliyorum ve tebrikler 🙂

  9. Yukardaki yorumumda “cümle içinde” diye yanlış yazmışım, “kelime içinde” olacaktı o. Bir ara GTİ’de yorum düzenleme özelliği olduğunu hatırlıyorum?

  10. Sevgili @oky, geleceğim, gideceğim vb. gibi kelimeler de aslında yazıldığı gibi okunur. İnsanlar nasıl kolaylarına geliyorsa öyle okuyorlar.

  11. Hocam TDKcı olmaz TDKci olur. Çünkü T’e’D’e’K’e’ diye okunur. Elinize sağlık. Bir foruma ekliyorum sorunb olmaz inşalla

  12. Oğuzhan 🙂 Biliyorum. Biraz üstte açıkladım. Bir daha yazayım.
    Dikkat edilirseo ifade tırnak içinde. Yani benim söylemim değil. Yazdıkları gibi aldım, düzeltme yapmadan olduğu gibi yayımladım. Yine de hatırlatmanız çok güzel olmuş. Bir şekilde hepimizin en çok unuttuğu basit kurallardan biri.

    Foruma eklerken kaynak vermenizi rica ediyorum. Bu sayfanın adresi ve her bir görselin altına benim yazdığım gibi fotoğrafçının adı sonra tasarlayan olarak adım. Öteki türlüsünü kabul etmiyorum. Creative Commons lisansı bunu gerektirir. Teşekkürler.

  13. Bu arada Son Silahsor’un yazdığı yorum yanlıştır. Türkçe yazıldığı gibi okunan bir dil değildir. Türkçe’de “yapacağım,edeceğim” vb. kelimeler kısa bir şekilde okunur. Eğer iyi eğitim almış, ben bilirim edasıyla dolaşıp bilmediği şeyleri uydurmayan bir Türkçe Öğretmeni tanıyorsanız sorun ona. Ve benim Türkçe Öğretmenim’in başından geçen bir olayı özetleyeceğim size…

    Akdeniz Üniversitesi Türkçe Bölümü Mezunları’nın hazırladığı konuşmayı diksiyonu en iyi olan İlkay Baysal yapacaktır. Ama Türk Dil Kurumu’ndan gelen misafirler yüzünden heyecanlanan İlkay ( o zamanlarda öğretmen değildi) kekelememeyi başarmıştır ama “yapacağız,edeceğiz” gibi lafları doğru söylemediği için (yapıcaz gibi söylemek) hem arkadaşlarının önünde küçük düşmüş ve son ödevini başarısız bir şekilde tamamlamıştır.

    Birçok kişi bu yanılgıya düşmektedir ve bizler bunları uyarmaktayız ama dediğim gibi ben bilirim edasıyla hiçbirşey bilmeyen kişiler ve böyle Türkçe Öğretmenleri yüzünden (her öğretmen değil ama iyiler de var) yanlış anlaşılmalar ve Son Silahsor gibi yanlış anlatanlar çıkıyor karşımıza

    Saygılar

  14. Yukarıda yanlış anlama yaşanılabilecek birşey yazmışım ama “yapacağız,edeceğiz” gibi kelimeler “yapıcaz,edicez” diye okunur.

  15. Güzel Türkçemizi doğru kullanmaya teşvik eden tüm arkadaşlarıma sonsuz saygılar…Evet biz bunu yaygınlaştırabiliriz hatta etki alanımızı da oluşturabiliriz.Ama şu televizyon dünyasında daha IMF yi ”ay,em,ef”, CHP Yİ ”ce,ha,pe”diye abuklaştıran şu büyük(!) sunucularımızla nasıl başedeceğiz?Sırf bu yüzden çok acıklı bir haber izlerken kahkahaya boğulduğum oluyor ama sinirden!Hangi hakla daha kısaltmaları bile beceremeyen bir adamı herkesin akşam haberlerini izlemek için açtığı zamanda karşımıza çıkartabiliyorlar ,şaşıyorum inanın!Sözüm başarıya,zirveye ulaştığını sanan ama daha kendi Türkçesini dahi konuş(a)mayan sözcük katillerine…
    Buda kapak olsun onlara 😀

  16. @canb34, resmen saçmalıyorsunuz. Daha tanımadan etmeden hemen ne olduğumuzu anladınız…

    Türkçe, yazıldığı gibi okunur. Düzeltme işaretleri vb. gibileri istisnasır.

    İnsanların “gideceğim, geleceğim” yerine “gidecem, gelecem” şeklinde konuşması insanların sorunudur, Türkçe’nin değil…

    Hayatınızda kaç defa yazım kılavuzuna başvurdunuz, kaç defa TDK’nun sitesinden yararlandınız…

    Ezbere konuşmak kolay tabii ki…

    Karşımıza böyle her şeyi karaktersizler çıkıyor ya ne yapalım…

  17. “Karşımıza böyle her şeyi karaktersizler çıkıyor ya ne yapalım…”
    Nasıl tartışılacağını hala bilmiyoruz.

  18. yeryüzünde kendi kültürüne, tarihine, inançlarına, töresine, diline, genetik özelliklerine ve toplumunun bireylerine bizim kadar yabancı ve düşman bir kavim ve ulus yoktur herhalde

  19. Sevgili @Aydın Kayacık, inşallah bütün yorumları okuyup yorum yapmışsınızdır.

    Biraz sert yazdığımın farkındayım; ancak @canb34 isimli arkadaşın daha Türkçe’nin kurallarından haberi olmadığı halde, araştırmadan ve direk ithamla “yanlış anlatanlar” demesi beni sinirlendirdi.

    Verdiği örnek de çok ilginç. Sanki Türkçe öğretmenleri bu konuda otoriteymiş gibi iyi eğitim almış Türkçe öğretmeni tanıyorsak sormamızı istiyor. Bu konuda otorite olması gereken TDK’nin hazırladığı yazım kılavuzlarında bile içler acısı örnekler varken Türkçe öğretmenlerine çok da güvenmem.

    Biraz araştıralım yeter ki, eminim ki mutlaka doğruyu bulacağız.

  20. önce Türkçe yazmayı öğrenelim… Çünkü sırada bir de okunuşu var 🙂 Konuşurken tonlamalarımız var… Diksiyon var… çok çalışmak lazım çoooooooook 🙂

  21. Teşekkür ederim Süleyman Bey. Duyarlılığınız için. Kendi sitemin adını blog olarak ne diye kullandım bilmiyorum ama rahatsız olduğum bir gerçek…

    Saygılarımla..

SİZİN DÜŞÜNCENİZ NEDİR?

Yorumunuzu yazınız
İsminizi Yazınız